Birçoğumuz hayatımızın farklı dönemlerinde İngilizce öğrenmek için çaba gösteriyoruz. Artık İngilizce eğitimi ilkokullarda ikinci sınıfta başlıyor ve lise son sınıfa kadar devam ediyor. Yani Türkiye’deki her çocuk sekiz yaşından on sekiz yaşına kadar İngilizce eğitimi görüyor. Bazı sınıflarda ders saatleri farklılık gösterse de en az haftada iki ders İngilizce işleniyor. Türkiye’de ilk ve ortaöğrenimde yılda ortalama 180 iş günü, yani 36 hafta ders işleniyor. Her hafta iki ders İngilizce işlendiğini hesaba katarsak bir öğrenci yılda ortalama 72 saat İngilizce dersi alıyor. On yılda ise 720 saat ders alınmış oluyor. Buna rağmen hiçbir öğrenci okuldan İngilizce öğrenemiyor. Bunun en büyük nedeni okullarımızda kullanılan yanlış dil öğretim metodları. Fakat Türk öğrencilerin birçoğunun eğitim hayatından sonra kendileri İngilizce öğrenmeye çalışırken de başarıya ulaşamadıklarını gözlemliyoruz. Peki biz neden İngilizce öğrenemiyoruz?
1. İngilizceyi Ders Olarak Görmek
İngilizce veya herhangi başka bir dili öğrenmeye çalışırken çoğumuzun ilk yaptığı şey bir gramer kitabı almak ve birkaç hafta çalışmaktır.Gramer kitabından düzenli çalıştığımızda İngilizceyi öğrenebileceğimizi varsayarız. Bunu düşünmemiz normaldir. Çünkü herhangi bir ders çalışırken o dersin kitabını okuyup alıştırmalarını yaptığımız sürece başarılı oluruz. Fakat İngilizce bir ders değildir, bir dildir. Dil olması hasebiyle canlıdır. Yani İngilizceyi sadece gramer kitabından okuyarak öğrenemezsiniz. Konuşma, dinnleme gibi pratikler yaparak dil ile iç içe olmanız, adeta o dili yaşamanız gerekir.
2. Gramere Takılıp Kalmak
Yukarıdaki maddeyle bağlantılı olarak, İngilizceyi gramer kitabından öğrenmeye çalışmanın ulaşmamızı engellediği başka noktalar da vardır. Dili hayattan ayrı bir ders gibi öğrenmeye çalıştığımızda o dilin yabancısı oluruz. Ve ne kadar iyi gramer biliyor olursak olalım yeterli kelimeyi bilmiyorsak veya kelimeleri zihnimizde hızlıca gramer kalıbına oturtup konuşamıyorsak o dili öğrenememişiz demektir. O yüzden iyisi mi siz İngilizcede önce basit kalıpları öğrenin, sonra da temel zamanları (Gelecek, Geçmiş , Şimdiki ve Geniş Zaman) öğrenip hemen uygulamaya başlayın. Gerisi zamanla gelecektir.
3. Önceki Başarısızlıklara Takılmak ve “Bende Dil Yeteneği Yok ki!
Girişteki paragrafta da bahsettiğimiz gibi Türkiye’de okumuş öğrenciler olarak uzun süreler İngilizce dersi almamıza rağmen genelde İngilizceyi öğrenemiyoruz. Bu da zamanla bizde bir önyargı oluşmasını sağlıyor. Ya İngilizceyi çok zor bir dil olarak nitelemeye başlıyoruz, ya da kendimizi dil yeteneği olmayan ve İngilizceyi asla öğrenemeyecek biri olarak görüyoruz. Aslında bunların ikisi de doğru değil. İngilizce analitik bir dil. Yani Türkçe gibi sondan eklemeli ve iç içe bir dil yapısı yok, veya Arapça gibi çekime göre değişen kelime yapısı ya da düzensiz çoğulları yok. Bu yönüyle İngilizce çok daha kolay öğrenilebilecek bir dil. İngilizce kolay olsa bile sizin dil yeteneğinizin olmadığını düşünüyorsanız, yine yanılıyorsunuz. Çünkü kendi anadilini düzgün bir biçimde konuşabilen her insanın dil yeteneği vardır. Yani Türkçeyi konuşarak insanlarla iletişim kurabiliyorsanız, bu İngilizceyi de öğrenebileceğiniz anlamına gelir. Bu yüzden eski başarısızlıkları ve önyargıları bir kenara bırakıp yeni bir başlangıç yapmalısınız.
4. Konuşmaktan Çekinmek ve Aksan Takıntısı
İngilizce konuşurken bir Amerikan kadar havalı veya bir İngiliz kadar kibar konuşamamak canınızı sıkıyor olabilir. Aslında bu çok doğal bir durum. Yeni bir dil öğrenmeye başlayan herkes en başta kelimeleri değişik telaffuz eder. Bu ileride ya tamamen düzelir ya da hafifler. Burada önemli nokta karşınızdakiyle iletişim kurup kuramadığınızdır. Çünkü dilin işlevi iletişimdir. Eğer karşınızdaki kişi dediğiniz şeyleri anlıyorsa aksanınızı dert etmeyi bırakıp olabildiğince seri ve düzgün konuşmaya odaklanın. Ayrıca konuşmaktan asla çekinmeyin. Karşınızdaki kişi zaten sizin İngilizceyi yeni öğrenen biri olduğunuzu anlayacak ve yaptığınız ufak hatalara asla takılmayacaktır. Siz de hatalarınızı ve aksanınızı düşünüp de kendinizi boş yere strese sokmayın. İngilizce konuşmanın keyfini sonuna kadar çıkarın!
5. “Benim İngilizce Öğrenmeye İmkanım da Vaktim de Yok”
İngilizce öğrenmenin çok pahalı bir iş olduğu yaygın bir kabuldür. Evet, İngilizce kurslarının fiyatlarının hiç de ucuz olmadığı söylenebilir. Fakat İngilizce öğrenmek için kursa gitmek şart değildir. Kendi kendinize ücretsiz websiteleri ve mobil uygulamalarla çalışarak İngilizcenizi oldukça çok geliştirebilirsiniz. Kitapları pahalı buluyorsanız ihtiyacınız olan kısmı pdf formatında bulmaya çalışabilirsiniz. Facebook’ta veya forum sitelerinde istediğiniz kitabı sorduğunuzda büyük ihtimalle pdf’sine ulaşacaksınızdır.
Peki zaman meselesi? Eğer çalışan bir insan veya okuyan bir öğrenciyseniz İngilizceye vakit ayırmakta zorlandığınızı söyleyebilirsiniz. Fakat bu tamamen önceliklerle ilgilidir. Öğle yemeğinizi yerken sosyal medyada dolaşmak yerine İngilizce bir video izleyerek, veya otobüsle eve dönerken telefonunuzdaki uygulamalardan kelime çalışması yaparak büyük ilerlemeler kaydedebilirsiniz. Önemli olan her gün az da olsa vakit ayırmak. Azminiz hiç bitmesin!
Kaynak : Girisimcikafasi.com
0 Yorum Yapıldı