Makedonya‘nın ikinci en büyük şehri Bitola, Osmanlı Dönemi’nden bu yana Türklerin Manastır olarak adlandırdığı bir yerleşim yeri. Makedonya’nın başkenti Üsküp ile karşılaştırıldığında daha sakin ve huzurlu bir görünüme sahip Bitola, zengin tarihi geçmişinin yanı sıra doğal güzellikleri ile görmeye değer. Ohrid‘den günübirlik gidip gezmeye değer şirin bir şehir.
Balkanların diplomasi kenti olarak da anılan Bitola, birçok Avrupa ülkesinin 1800’lü yılların sonundan itibaren diplomatik temsilcilik açtığı, Balkanların stratejik öneme sahip merkezlerinden biri olarak kabul ediliyordu. O yıllarda açılan temsilciliklerin birçoğu hala aynı binalarda hizmet vermeye devam ediyor.

Manastır Gezilecek Yerler
Nüfusu 100 bine yaklaşan Manastır, şehir yaşamı ile özdeşleşen kalabalık, karmaşa, trafik ve stres gibi sorunlardan bir hayli uzakta, yaşamın kendi halinde devam ettiği bir şehir merkezine sahip. Şehrin sokaklarında yürürken herhangi bir koşturmanın hissedilmediği şehir, bu özelliği ile huzurla, yürüyerek keşfedilebilecek bir görünümde.
Bitola’nın Türkler için farklı bir anlamı ve önemi var. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri lise eğitimini aldığı Manastır Askeri İdadisi, bu kentte. Günümüzde Manastır Kültür Müzesi olarak hizmet veren müzeyi her yıl binlerce Türk ziyaret ediyor.
1. Manastır Askeri İdadisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük emeği olan birçok önemli ismin yetiştiği Manastır Askeri İdadisi, günümüzde Manastır Kültür Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Makedon kültürüne ve tarihine dair birçok fotoğraf, belge ve objenin sergilendiği müze Türkler için büyük önem taşıyor.
Müzenin ikinci katında bulunan Atatürk Anı Odası, askeri lise eğitimini bu okulda alan Mustafa Kemal’i onurlandırmak için hazırlanmış. Atatürk’ün balmumu heykeli, Atatürk hakkında belgeler ve kitaplar ile interaktif yayınlar bu odada sergileniyor.
2. Stara Čaršija

Stara Čaršija, Osmanlı döneminde 3 bin sanatçının tezgahlarını açtığı ve günümüzde ise sadece 70 farklı dükkanın kaldığı gezmesi oldukça keyifli olan eski bir Türk pazarı. Aslına bakarsanız Üsküp’teki pazarlardan çok daha yaşanmışlık hissi veriyor. Yerel halkın buradaki pazarlık etme çabalarını, kıyafet denemelerini ve daha bir çok şeyi görebilirsiniz; ayrıca pazarın en ilginç bölgesi ise şüphesiz doğu köşesinde yer alan yiyecek pazarı.
Dragor Nehri’ni geçince karşınızda bulacağınız pazarın tarihi yüz yıllar öncesine dayanıyor. Üsküp’te de tarihi bir pazar olasına rağmen Bitola’daki bu pazar daha az turistik ve daha temiz. Pazar içerisinde gezerken bölgenin orta çağ ruhunu nasıl güzel bir şekilde muhafaza ettiğine şahit olacaksınız.
Pazarda ayrıca şehrin zanaatkarlarına ayrılmış olan bir kapalı çarşı da bulunuyor. Bu pazarın bir köşesinde şehrin çiftçilerinin mallarını sattıkları yeri görebilirsiniz ve bu köşe insana eski tarz alışverişin ne kadar güzel bir duygu olduğunu çok net yansıtıyor.
3. Manolya Meydanı

Bu mütevazi meydan şehrin en büyük anıtlarından birkaç tanesine ev sahipliği yapıyor. Yaşlıların toplanıp günün gıybetini yaptıkları en önemli nokta olduğundan bahsetmemize gerek yok diye düşünüyorum. Şehrin sembollerinden biri olan ve orijinalinin maalesef yok olduğu Saat Kulesi burada bulunuyor. Cami ve kiliseler gibi farklı inançların da bir arada yaşadığı meydan görülmeye değer.
4. Yeni Cami ve Saat Kulesi

Bitola’nın 16. yüzyılda inşa edilen Yeni Camisi ve 17. yüzyıl taş Saat Kulesi, Sirok Sokağı’nın hemen başında, Dragor Nehri’nden hemen önce ve Stara Çarşısı’nın kapısında bulunuyor. Çok başarılı bir restorasyondan geçen cami oldukça iyi durumda. Bir zamanlar alışveriş bölgesi olan bu nokta şu anda yerel halkın gelip şemsiyeler altında dinlenip serinledikleri çok güzel bir park halinde.
5. Heraclea Lyncestis
MÖ 4. yüzyıla uzanan tarihi geçmişi ile Heraclea Lyncestis kalıntıları Bitola’nın en eski yerleşim yerlerinden. Romalılar ve Bizanslılar tarafından genişletilerek büyütülen kent, bölge tarihinin geçmişine ışık tutuyor. Hamam yapısı, tapınaklar ve Erken Hristiyan dönemi eserlerinin görülebildiği kalıntılara giriş ücreti 100 Dinar.
6. Širok Sokak

Sırbistan yada Hırvatistan gibi ülkelerde biraz vakit geçirdiyseniz kafe kültürünün Balkanların vazgeçilmez bir parçası olduğunu anlamışsınızdır. Günün her saati yerel halkın kafelerde oturup vakit geçirdiğini ve çevreyi izlediklerini görebilirsiniz.
Bitola’nın Sirok Sokağı da şehrin en güzel ve en tarz caddesi. Rengarenk cepheli binaları ve Avrupa ülkelerinin fahri konsolosluk binaları şehrin Osmanlı dönemindeki sofistike dönemini öne çıkartıyor. Burada bir kafede oturup insanların günlük koşturmacalarını izlemek Bitola deneyiminin yaşanması gereken parçalarından biri.
Günümüzde Bitola neredeyse tamamen Sirok sokak ile anılıyor. Uzun bir yaya caddesi şehrin kalbine kadar uzanıyor ve sessiz sakin olduğu çok da görülmüş bir durum değil. Sırt sırta vermiş birçok kafe ve restoran hemen herkesin buluşma noktası olmuş gibi görünüyor. O yüzden siz de bir kahve alın, oturun ve insanların koşturmacasını izleyin.
7. Bitola Müzesi
Bitola Tarih Müzesi, biraz bakımsız olsa da yerel tarih, bölgesel mimari ve devrimsel tarih ile bölgenin I. Dünya Savaşı sırasındaki önemi hakkında oldukça önemli bilgiler sunuyor. Müzede arkeolojik kazılardan elde edilen buluntular ve tarihi belge ve dökümanlar bulunuyor.
8. Sveti Dimitrija Kilisesi

Sveti Dimitrija Kilisesi, çok güzel fresklere, gösterişli avizelere ve devasa bir ibadet alanına sahip. Evlenenmek isteyen çiftlerin nikah törenlerinin de yapıldığı kilise freskleri ve vitraylarıyla görülesi bir mekan.
Kaynak : Yoldaolmak.com