Zaman hızla akıp geçerken bazıları oturmuş, geçmişten anı seçerek mutlu oluyor. Hayatın durağan akışında kaybolup gidiyor, yalnızca seyretmekle yetiniyor.
Halbuki insan dünyaya bir kez geliyor. Her günü, her saati hatta her dakikayı değerlendirmesi gerekiyor. Çevresinde gördükleriyle sınırlı kalmamalı kendi çizgisinin ötesine geçmeli insan. Farklı şehirlerde, farklı ülkelerde keşfedilmeyi bekleyen hikayeler dolaşıyor.
Mutlu anılar biriktirip geleceğinize aktarmak istiyorsanız asla durmayın. Sürekli hareket halinde olun, bilgiye ve yeniliklere kendinize kapamayın. O zaman gelişmeye ve değişmeye başlarsınız.
- Herkesin Hayatında Mutlaka Yapması Gereken 68 Seyahat
- Ağlayan Kaya, Manisa
- Nemrut Krater Gölü, Bitlis
- Girlevik Şelalesi, Erzincan
- Ani Harabeleri, Kars
- Cennet – Cehennem Vadisi, Hakkari
- İshak Paşa Sarayı, Ağrı
- Harput Kalesi, Elazığ
- Ahlat Mezar Taşları, Bitlis
- Tortum Şelalesi, Erzurum
- Muradiye Şelalesi, Van
- Akdamar Adası, Van
- Halfeti (Saklı Cennet), Şanlıurfa
- Diyarbakır Surları, Diyarbakır
- Hasankeyf Kalesi, Batman
- Zeugma Antik Kenti ve Müzesi, Gaziantep
- Balıklı Göl, Şanlıurfa
- Kristal Teras, Karabük
- Uzun Göl, Trabzon
- Sümela Manastırı, Trabzon
- Divriği Ulu Camii, Sivas
- Ihlara Vadisi, Aksaray
- Beyşehir Gölü, Konya
- Meke Gölü, Konya
- Gümüşler Manastırı, Niğde
- Ulubey Kanyonu, Uşak
- Çini Müzesi, Kütahya
- Bodrum Kalesi, Muğla
- Afrodisias Antik Kenti, Aydın
- Cennet Adası, Muğla
- Efes Antik Kenti, İzmir
- St. Pierre Kilisesi, Hatay
- Kız Kalesi, Mersin
- Eğirdir Gölü, Isparta
- Köprülü Kanyon, Antalya
- Manavgat Şelalesi, Antalya
- Side Antik Kenti, Antalya
- Truva Antik Kenti, Çanakkale
- Manyas Kuş Cenneti Gölü, Balıkesir
- Cunda Adası, Balıkesir
- Porto, Portekiz
- Tanah Lot Tapınağı, Bali
- Leshan Dev Buda Heykeli, Çin
- Louisiana, Amerika Birleşik Devletleri
- Angkor Vat, Kamboçya
- Hawaii Adaları, Amerika Birleşik Devletleri
- Semerkant, Özbekistan
- Kazbegi, Gürcistan
- Lofoten Adaları, Norveç
- Piramitler, Mısır
- Petra Antik Kenti, Ürdün
- Salar de Uyuni, Bolivya
- Maldivler
- Venedik, İtalya
- Machu Picchu, Peru
- Tac Mahal, Hindistan
- Çin Seddi, Çin Halk Cumhuriyeti
- El Hamra Sarayı, İspanya
- Bled Gölü, Slovenya
- Aşk Tüneli, Ukrayna
- Roma Tiyatrosu, Tunus
- Tuzdan Heykeller, Polonya
- Moai Heykelleri, Şili
- Kutsal Mezar Kilisesi, Kudüs
- Whitsunday Adası, Avustralya
- Victoria Şelaleleri, Zimbabwe – Zambiya Sınırı
- Ha Long Körfezi, Vietnam
- Madrid, İspanya
- Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri
Herkesin Hayatında Mutlaka Yapması Gereken 68 Seyahat
Ağlayan Kaya, Manisa
Spil Dağı birçok efsaneye ev sahipliği yaparken, dağın yamacında Ağlayan Kaya bulunuyor.
Kadın yüzünü andıran bu kayanın göz biçimindeki iki kovuğundan sürekli su akıyor.
Efsaneye göre Kral’ın kızı Niobe’nin bütün çocukları gözleri önünde öldürülür. Acıya dayanamayan Niobe taş kesilir ve gözyaşları bir ömür durmaz.
Nemrut Krater Gölü, Bitlis
Türkiye’nin en büyük dağlarından Nemrut Dağı’na tırmanmak bir yana dursun, ülkemizin en büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü’nü hayatınızda bir kereliğine de olsa mutlaka görmelisiniz.
Çölün ortasındaki bir vahayı andıran gölün çevresi yeşilliklerle kaplı olduğu için doğaseverlerin akınına uğruyor.
Manzarası akıllara kazınan Nemrut Krater Gölü’nde yüzebilir, balık tutabilir veya sadece seyre dalabilirsiniz.
Girlevik Şelalesi, Erzincan
Kent merkezine 14 kilometre mesafede yer alan Girlevik Şelalesi, mutlaka gidilmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Ülkemizde pek fazla şelale olmaması bir yana dursun, Girlevik Şelalesi’nin ağaçların arasından akan görüntüsü görenleri mest ediyor.
Çevrede piknik alanlarının bulunması da bu güzelliğe gün boyu şahitlik ederken bir yandan da sevdiklerinizle sohbet edebilir, karnınızı doyurabilirsiniz.
Ani Harabeleri, Kars
Kars’ın merkezine ortalama 45 kilometre mesafede bulunan Ani Harabeleri’nin inşasına 961 yılında başlanmış, 1045’te tamamlanmış.
Yurt içi ve yurt dışından pek çok ziyaretçinin geldiği harabeler, inşa edildiği dönemde Ermeni hükümdarının merkezi halini almış.
Günümüzde ziyaret edenleri tarihin yıkıcı gücüne direnen Ani Harabeleri’nde 11 – 12. yüzyıla ait İslami eserler yer alıyor.
Cennet – Cehennem Vadisi, Hakkari
Merkeze 45 kilometre mesafede yer alan Cennet – Cehennem Vadisi, ülkemizin eşsiz güzelliklerinden bir tanesi.
3500 rakımlı Cilo Dağı’nın bir bölümünde buzullar yer alırken, arasından fışkıran yeşillik ve çiçekler ünlü bir ressamın eseri gibi uzanıyor insanın önünde.
Bölgeye kamp yapmak, kaya tırmanışı, doğa yürüyüşü gibi etkinlikler yapmak için giden insanlar vadinin büyüsüne kapılmadan edemiyorlar.
İshak Paşa Sarayı, Ağrı
Doğubeyazıt’ta yer alan İshak Paşa Sarayı, Çolak Abdi Paşa tarafından yapılmış.
18. yüzyıl Osmanlı eserleri arasında en dikkat çeken sarayda 116 oda, cami, türbe, divan, harem odaları, zindanlar, iç ve dış avlular bulunuyor.
Türkiye’nin doğusundaki en önemli Osmanlı sarayı olan Ağrı‘daki İshak Paşa Sarayı, özellikle tarih meraklılarının mutlaka gitmesi gereken yerlerden biri.
Harput Kalesi, Elazığ
Urartular zamanı inşa edilen Harput Kalesi, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış.
Türkiye’de bulunan onca tarihi kale arasında Harput Kalesi’ni özel kılan şey ise harçtan değil, sütten yapılmış olması.
Bu sebeple Süt Kalesi olarak da biliniyor. Kalenin sütten yapılmasının o dönemlerde su kıtlığı yaşanmasından kaynaklandığı iddia ediliyor.
Ahlat Mezar Taşları, Bitlis
Van Gölü kıyısında konumlanan Ahlat’ta, uzaktan bakıldığında Stonehenge’i andıran mezar taşları bulunuyor.
Uzun yıllar Selçukluların hüküm sürdüğü Bitlis‘te, Selçuklu Dönemi’nin taş işçiliği ve inanışının muazzam harmonisiyle Ahlat Mezar Taşları ortaya çıkmış.
Orhun Kitabeleri’ni de andıran mezar taşları toplamda 118 tane.
Tortum Şelalesi, Erzurum
Dünyanın en yüksek üçüncü şelalesi olma unvanına sahip Erzurum’daki Tortum Şelalesi, 18. Yüzyılda gerçekleşen heyelan sonucunda Tortum Çayı’nın önünün kapanması ve Tortum Gölü’nü oluşmasıyla meydana gelmiş.
48 metre yüksekliğe sahip Tortum Şelalesi, filmlerde görüp de imreneceğiniz manzarasıyla insanın aklını başından alıyor.
Üstelik şelalenin yanındaki piknik alanlarında yemeğinizi yiyebilir, doğanın uyumlu sesleri eşliğinde bütün kaygılarınızdan arınabilirsiniz.
Muradiye Şelalesi, Van
Cennetin yeryüzündeki gölgesi Muradiye Şelalesi, görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Doğanın mucizeleri karşısında insanların adeta nutkunun tutulduğu anlardan birini sunan şelale, Mahi Çayı’ndan başlıyor ve başlangıç kısımlarında oldukça ufak gözüküyor.
İlerledikçe ihtişamı arşa çıkan Muradiye Şelalesi, hızlı aktığı için de muhteşem bir görüntü oluşturuyor.
Yalnızca şelale değil etrafını çevreleyen çiçekler ve yeşillikler, cennetin yeryüzündeki gölgesi tabirini karşılıyor.
Akdamar Adası, Van
Van Gölü’nün ikinci büyük adası olan Akdamar Adası’nı özel kılan şey ise üzerinde binlerce yıllık bir kilise bulunması.
Ermenilerden kalma Akdamar Kilisesi’nin bir de hikayesi vardır ki, duyduğunuz an gözleriniz dolar.
Hele bir kelimeler, kilisenin duvarlarına çarparak akmaya başlarsa, kendinizi bir anda hikayenin içinde bulursunuz.
Halfeti (Saklı Cennet), Şanlıurfa
Eski Halfeti ve Yeni Halfeti olarak ikiye ayrılan bölge Saklı Cennet olarak da biliniyor.
Birecik Barajı’nın inşasıyla Eski Halfeti olarak adlandırılan bölgenin yüzde 80’i sular altında kalmış. Bunun üzerine de 15 kilometre öteye Yeni Halfeti kurulmuş.
İki bölge birleşerek Halfeti’yi oluşturmuş ve Türkiye’nin ‘Cittaslow’ları arasına girmeyi başarmış.
Diyarbakır Surları, Diyarbakır
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday olan Diyarbakır Surları, Çin Seddi’nin ardından dünyanın en uzun ikinci suru olarak kayıtlara geçmiş.
Üzerindeki kabartma ve süslemelerden pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığı anlaşılan yapı, 12 metre yüksekliğinde ve 5 kilometre uzunluğunda.
Hasankeyf Kalesi, Batman
Hasankeyf başlı başına bir güzellik iken, içerisinde barındırdığı spesifik yapılarla insanlara kendisine bir kez daha hayran bırakıyor.
Fırat Nehri kıyısında konumlanan 200 metre yüksekliğindeki Hasankeyf Kalesi, Roma zamanında inşa edilmiş. Sasaniler’den korunmak için yaptırılan kale tarih boyunca birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış.
Zeugma Antik Kenti ve Müzesi, Gaziantep
Milattan önce 300 yılında Büyük İskender’in komutanlarından I. Selevkos Nikator tarafından kurulan Euphrates ile hemen karşısındaki Apama şehirlerinin Milattan önce 31’de Roma’ya bağlanmasıyla tek şehir olarak Zeugma adını almış.
Gaziantep‘teki Zeugma Müzesi ise 2011’de kurulmuş. Burada antik kentten çıkartılan mozaikler sergileniyor.
Dünyanın en büyük mozaik müzesi olan Zeugma Müzesi, 13 renk armonisinden oluşuyor. Müzedeki en önemli yapı ise Çingene Kızı Mozaiği.
Balıklı Göl, Şanlıurfa
Şanlıurfa’nın sembolü olan Balıklı Göl, hikayesi nedeniyle inananlar için önem teşkil ediyor.
Hz. İbrahim Nemrut’a başkaldırmış, Nemrut da İbrahim için Urfa Kalesi’nde ateş hazırlamış.
Ancak ateş suya, odunlar da balığa dönüşmüş. Bu nedenle Balıklı Göl’deki balıklar kutsal kabul edilir ve kimse yemez.
Kristal Teras, Karabük
Safranbolu’da 80 metre yüksekliğindeki kanyona inşa edilen kristal teras üzerinden aşağıya bakanların deyim yerindeyse yürekleri ağızlarına geliyor.
İlk bakışta adım atacak cesareti bulamasanız da alıştığınızda Tokat Kanyonu’nun gerçek anlamda ayağınızın altına serildiğini görüyorsunuz.
75 ton kaldırabilen terasa aynı anda 30 kişiden fazla kişi çıkamıyor.
Kristal Teras, sizi kuş gibi özgür değil, tam anlamıyla kuş gibi hissettirecek.
Uzun Göl, Trabzon
Bir başka saklı cennet de Trabzon’da bulunuyor. Haldizen Deresi’nin kapanmasıyla oluşan Uzun Göl, muhteşem manzarasıyla gidenleri adeta büyülüyor.
Yeşilin her tonunu barındıran bölgede ufak da olsa yerleşim yeri bulunuyor. Burada, doğanın büyüleyici atmosferi altında yemek yiyebilir, gezintiye çıkabilir ve anı ölümsüzleştirebilirsiniz.
Sümela Manastırı, Trabzon
Trabzon‘un Maçka ilçesinin Altındere Köyü’nde konumlanan Sümela Manastırı, bir yamaçta kayalıkların üzerine inşa edilmiş.
Görüntüsü korkunç bir şatoyu andırsa da manastır olarak hizmet veren yapıda manastır öğrencilerinin odaları, mutfak, misafirhane, kütüphane gibi bölümler bulunuyor.
Milattan önce 395 yılında yapıldığı düşünülen Sümela Manastırı’nın süslemeleri, freskleri ve mimarisi kendisini dünyanın en özel eserlerinden bir tanesi yapıyor.
Divriği Ulu Camii, Sivas
Sivas sınırları içerisindeki en önemli tarihi eser olan Divriği Ulu Camii’nin yapımına 1128’de başlansa da ancak 1229 yılında tamamlanabilmiş.
Mengüçoğullarından Turan Melek Şah tarafından inşa ettirilen yapı Igımbat Dağı eteklerinde konumlanıyor.
Dikdörtgen yapıda olan caminin kapılarında ve sütunlarındaki motifleri ile taç kapısındaki işlemeleri görülmeye değer.
Ihlara Vadisi, Aksaray
Güzelyurt ilçesinde yer alan Ihlara Vadisi, Hasandağı Volkanı’ndan püsküren lavlar sonucu oluşmuş.
Benzersiz bir güzelliğe sahip olan Ihlara Vadisi’nde yürüyüş yapmak ve doğanın sesini dinlemek ölmeden önce mutlaka yapmanız gereken şeylerin başında geliyor.
Beyşehir Gölü, Konya
Ülkemizin en büyük tatlı su gölü ve en büyük üçüncü gölü olan Beyşehir Gölü, tektonik ve karstik olaylar sonucu meydana gelmiş.
2 plajı ve 22 adası bulunan gölde yüzebilir, kuş gözlemciliği, avcılık ve dağ sporları faaliyetlerinde bulunabilirsiniz.
Ayrıca Beyşehir Gölü, milli park ilan edilerek devlet tarafından koruma altına alınmış.
Meke Gölü, Konya
Dünyada eşi benzeri olmayan Meke Gölü, Konya‘nın Karapınar ilçesinde bulunuyor.
Çift zamanlı volkanik bir krater gölü olan Meke Gölü, yağmur suları ve yeraltı sularıyla besleniyor.
Gölün içerisinde adalar bulunduğu için adeta dev bir nazar boncuğunu andırıyor.
Çok sayıda kuş türüne de ev sahipliği yapan Meke Gölü, doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış.
Gümüşler Manastırı, Niğde
Kent merkezine 9 kilometre mesafede yer alan Gümüşler Manastırı, büyük bir kayanın oyulmasıyla yapılmış.
Bölgenin en büyük manastırı olan Gümüşler Manastırı’nın Bizans döneminden kalma olduğu düşünülüyor.
1973’de kotuma altına alınan bu yapıyı mutlaka ziyaret etmeniz gerekiyor.
Ulubey Kanyonu, Uşak
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Büyük Kanyon’dan sonra dünyanın en büyük ikinci kanyonu olma unvanını taşıyan Ulubey Kanyonu’nun jeolojik yapısından dolayı her çeşit meyve ve sebze yetişiyor.
Kanyonun içi bambaşka bir dünyaya merhaba demenizi sağlasa da 2005’te yapılan Cam Teras’la Ulubey Kanyonu’nu kuş bakışı görebilirsiniz.
Çini Müzesi, Kütahya
Türkiye’nin ilk ve tek çini müzesi, dünyaya adını çinileriyle duyuran Kütahya’da bulunuyor.
1999 senesinde açılan müzede 14. yüzyıldan günümüze kadar yapılan çiniler sergileniyor.
Osmanlı döneminde, saray, cami, türbe gibi önemli yapıların süslemesinde kullanılan çinileri kendi gözlerinizle görmek, güzellik algınızı değiştirecek.
Bodrum Kalesi, Muğla
Bodrum’un sembolü Bodrum Kalesi, 15. yüzyılda St. Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş.
İçerisinde ülkelerin adlarıyla anılan kaleler bulunuyor.
İhtişamlı mimarisiyle görenleri kendisine hayran bırakan kalenin 7 kapısında da farklı hayvan figürleri bulunuyor.
Bodrum Kalesi’nin içi merak uyandırırken, dışı da oturup saatlerce izleminize neden oluyor.
Afrodisias Antik Kenti, Aydın
Milattan önce 1. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen antik kentte, farklı medeniyetler tarafından inşa edilmiş yapılar çıkartılmış.
Döneminin en önemli antik kenti olan Afrodisias Antik Kenti’nde, Roma döneminde inşa edilen 7 bin kişilik tiyatro, kentin kuruluşla inşa edilen, milattan sonra 6. yüzyılda kiliseye dönüştürülen Afrodit Tapınağı ve milattan sonra 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadriana şerefine yaptırılan Hadrian Hamamı bulunuyor.
Cennet Adası, Muğla
Aslında yarımada olan Cennet Adası, adından da anlaşılacağı üzere bir yeryüzü cenneti.
Tekneyle veya Yalancı Boğaz’dan yürüyerek ulaşabileceğiniz ada, yeşilin maviyle buluşarak eşsiz bir manzarayı gözler önüne seren doğal güzelliklerden biri.
İçerisinde bir de mağara bulunan Cennet Adası’na huzuru bulmak için bile gidebilirsiniz.
Efes Antik Kenti, İzmir
Türkiye’nin en değerli antik kenti olan Efes Antik Kenti, yıl boyunca binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
İçerisinde, milattan sonra 2. Yüzyılda, Romalılar tarafından inşa edilen Çifte Kilise, İmparator Hadrian için yapılan Hadrian Tapınağı, iki katlı, büyük havuzlu, ortasında Trajan Heykeli bulunan Trajan Çeşmesi, kenti en görkemli yapısı olan St. John Kilisesi ve daha pek çok eser günümüze kadar ulaşmayı başarmış.
Tarihin tozlu sayfaları arasında dolaşmak istiyorsanız, İzmir antik kentlerinin en ünlüsü Efes Antik Kenti’ne gitmelisiniz.
St. Pierre Kilisesi, Hatay
Antakya ilçesinde yer alan kilise, ilk başlarda bir mağaraymış.
Milattan sonra 29’da Hz İsa’nın havarilerinden biri olan St. Pierre buraya gelmiş. Mağaraya kilise inşa edip halka Hristiyanlık inanışını yaymak için kullanmış.
Milattan sonra 12 – 13. yüzyılda bölgeye gelen Haçlılar, kiliseye eklemeler yaparak gotik bir mimariye sahip olmuş.
Milattan sonra 4 – 5. yüzyıllara ait mozaiklerin bulunduğu St. Pierre Kilisesi’nde bir de kutsal kabul edilen su bulunuyor.
Kız Kalesi, Mersin
Deniz Kalesi olarak da bilinen Deniz Kalesi, küçük bir adacık üzerine inşa edilmiş.
15. yüzyılda Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından restore edilen kalenin 8 burcu bulunuyor.
Muhteşem bir güzellik olan kale, seyahat planlarınız arasında bir yer hak ediyor.
Eğirdir Gölü, Isparta
Türkiye’nin 4. büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü ortalama 14 metre derinliğe sahip.
İçerisinde Can Adası ve Yeşil Ada bulunuyor. Göl ve çevresinde su sporları, balıkçılık, yamaç paraşütü, rüzgar sörfü gibi aktiviteler düzenleniyor.
Siz de suyun altında gözlerinizi açarak Eğirdir Gölü’nde yüzebilir, hafif güzelliğin tadını çıkarabilirsiniz.
Köprülü Kanyon, Antalya
Isparta’dan başlayan Antalya’da denize dökülen Köprüçay’ın vadisi Köprülü Kanyon’da her yıl rafting yapılıyor.
Üzerinde iki tane köprü bulunmasından dolayı Köprülü adını alan vadinin coşkun sularında adrenalin dolu rafting macerasına katılabilirsiniz.
Ayrıca, vadideki köprülerden büyük olanı usta tarafından, küçük olanı da çırağı tarafından yapılmış.
Manavgat Çayı üzerindeki Manavgat Şelalesi hızlı akan sularıyla masmavi sularda deniz kızlarını saklayan beyaz bir perdeyi anımsatıyor.
Yeşilin her tonunu çevresinde görebileceğiniz Manavgat Şelalesi’nin yanında bulunan piknik alanlarında sevdiklerinizle birlikte keyifli sohbetler ederken şelalenin gürül gürül akan sularından çıkan dinlendirici seslere kulak verebilirsiniz.
Side Antik Kenti, Antalya
Milatta önce 7. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Side Antik Kenti, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Denizin hemen yanında bulunan antik kentte, dev mermer sütunların ardından batan güneşi seyretmek paha biçilemez.
Truva Antik Kenti, Çanakkale
1998’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Truva Antik Kenti, dizilere, filmlere hatta kitaplara konu olan savaşlara şahitlik etmiş.
Truva Savaşı’nda kullanılan meşhur Truva Atı’nın gerçek boyutlardaki replikası da ziyaretçileri karşılıyor.
Tarihin kanlı savaşlarının yaşandığı toraklara adımınızı atmak, dönemin yaşayışını anlamak için Truva Antik Kenti’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Manyas Kuş Cenneti Gölü, Balıkesir
Bölgenin tabiat harikası Manyas Gölü, birçok canlıya yaşam alanı sunuyor. Tatlı su gölü olan Manyas’a kuşlar, göç esnasında uğradıkları için Kuş Cenneti deniyor.
Buraya gelen kuşları korumak için Manyas Gölü yakınlarına Kuş Cenneti Milli Parkı yapılmış.
Türkiye’de neredeyse hiçbir yerde göremeyeceğiniz pelikan, kaşıkçı, çeltikçi gibi kuş türlerini Manyas Gölü’nde bulabilirsiniz.
Cunda Adası, Balıkesir
Ayvalık’ın en popüler tatil adreslerinden biri olan Cunda Adası, Ayvalık’ta yerleşim bulunan tek ada olma özelliği taşıyor.
Kendine has mimarisi ve tarihi eserleriyle muhteşem bir atmosfere sahip Cunda Adası, tek kelimeyle bir açık hava müzesini andırıyor.
İnsanları da bir o kadar sıcakkanlı olan bölgeye insan, ölmeden önce en az bir kez gitmek istiyor.
Porto, Portekiz
2017’de Avrupa’nın En Güzel Turistik Şehri seçilen Porto, her bir detayıyla insanları kucaklıyor.
Tarihi binaları, leziz mutfağı, sıcakkanlı insanları ve tabii ki en önemlisi Porto şarabıyla ziyaretçileri büyüleyici bir seyahatin kapılarını aralıyor.
Nehir kenarında konumlanan bu mütevazi şehirde Douro Nehri turlarına katılarak, Porto’yu yakından tanıyabilirsiniz.
Tanah Lot Tapınağı, Bali
Dünyanın en ilginç yerleri arasında bulunan Bali‘deki Tanah Lot Tapınağı, mükemmel bir körfezin ortasına insan eliyle bırakılmış gibi duran bir adada konumlanıyor.
Su üstünde yüzüyor görünümü veren adanın kendine özgü görüntüsü mistik bir hava yaratıyor.
Zaman içerisinde adanın üçte birlik kısmı yok olsa da, yerel halk tarafından yeniden inşa edilerek ziyaretçilerin hizmetine açılmış.
Leshan Dev Buda Heykeli, Çin
Min, Dadu ve Qingyi nehirlerinin birleştiği noktada yükselen Leshan Dev Buda Heykeli, dünyanın en büyük buda heykeli olarak kabul görüyor.
Milattan sonra 713’te inşasına başlanan heykel tam tamına 90 yılda tamamlanmış.
Tek parmağı 3 metre uzunluğunda olan bu heykelin tamamı ise 71 metre uzunluğunda.
Şelalelerin arasından Leshan Dev Buda Heykeli’ni görenler, ister istemez Budizm’in etkisi altına giriyorlar.
Louisiana, Amerika Birleşik Devletleri
Adını Fransa Kralı XIV. Louis’ten alan Louisiana, ABD’nin bir eyaleti ve mutlaka gidilmesi gerekiyor.
Caz müziğin ana vatanı olan eyaletin kendine has bir atmosferi var.
Üstelik her yıl nisan ayında bölgede caz festivalleri düzenleniyor. Siz de cazın doğduğu, büyüdüğü ve geliştiği Louisiana’da müziğin ruhunu keşfedebilirsiniz.
Angkor Vat, Kamboçya
Siem Reap şehrine 5.5 kilometre mesafede bulunan Angkor Vat, ormanlar arasında gizlenmiş Angkor medeniyetinden izler taşıyor.
Esrarengiz tapınaklar 1992’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış.
İçerisinde 50’yi aşkın tapınak bulunan Angkor Vat, bölgede 630 sene hüküm süren Khmer Krallığı zamanında inşa edilmiş.
Her yerinden ağaç kökleri fışkıran tapınaklarda mistik bir yolculuğa çıkmak, her faninin dünyada yerine getirmesi gereken bir görev.
Hawaii Adaları, Amerika Birleşik Devletleri
Dünyanın en ilginç bölgelerinden olan Hawaii oldukça değişken bir şehir.
Sahillerindeki kumun rengi bile sabah sarıyken, öğlen yeşil, akşam ise kızıl olabiliyor. Hatta siyah olduğuna bile tanıklık edilmiş.
Oahu ve Maui Adaları, Hawaii’nin en çok turist çeken adaları.
Ayrıca, Lauai Adası da ‘Gökkuşağı Adası’ olarak biliniyor. Burada gerçek dünya ile bağlarınızı koparıp herkesten uzakta, sakin ve bir o kadar da hareketli zamanlar geçirebilirsiniz.
Semerkant, Özbekistan
“Doğu’nun İncisi” unvanına sahip Semerkant, yıllar boyu tüccarların ve gezginlerin durak noktası olmuş.
İçerisinde bir açık hava müzesi ve tarihin her bir işlemesi Harzem Ülkesi’nin Gözbebeği Hiva da Semerkant’ta bulunuyor.
‘Bu dünya iki hükümdara yetecek kadar büyük değil’ sözünün sahibi Timur’un ülkesi Özbekistan, tarihi eserleriyle günümüze ışık tutuyor.
Kazbegi, Gürcistan
Kafkas Dağları’nın eteğinde kurulan bu küçük kasaba, dünyanın en sakin yerleşim yerlerinden bir tanesi.
Doğanın en ücra köşesinde, Tiflis halkı vahşi atlarını sürerek yaz aylarında kamp yapmaya Kazbegi’ne geliyorlar.
Şelalesi ve yamacı arşa değen zirvesiyle Kafkas Dağları, nefes kesici bir manzara sunuyor.
Lofoten Adaları, Norveç
Kuzey ışıkları yanmaya başladığında asıl mucize başlıyor. Bu büyülü görüntüye tanıklık edebileceğiniz en iyi noktalardan biri Lofoten Adaları.
Sivri kayalıklar, denizin, akarsuların ve göllerin birbirine karıştığı koylarla birlikte kuzey ışıklarının en pürüzsüz manzarasını seyre dururken, hemen arkanızda gelgitler yaşanıyor.
Ufak balıkçı kasabasından gökyüzündeki mucizeye tanıklık ediyorsunuz.
Piramitler, Mısır
Dünyadaki anıt kabirlerin en eskileri ve büyükleri Mısır Piramitleri’nde bulunuyor. Bunların en görkemlisi Keops Piramiti, mimarisi ve görünüşüyle ‘Dünyanın Birinci Harikası’ olarak kabul ediliyor.
Piramitler, firavunun mumyalanmış mezarının yanı sıra birbirinden değerli sanat eserleri, kral, kraliçe ve prensleri ait heykelleri içinde barındırıyor.
Eşi benzeri olmayan hazineleri saklamak için inşa edilen bu piramitler gizemli hikayeleri de günümüze kadar ulaştırmayı başarmış.
Petra Antik Kenti, Ürdün
Geçmişten günümüze uzanan en etkileyici yapılardan bir tanesi olan Ürdün‘deki Petra Antik Kenti, insana insanın azmini anlatıyor.
Dünyanın Sekizinci Harikası kabul edilen antik kentte kayalar nakış gibi işlenerek büyüleyici bir kent oluşturulmuş.
Salar de Uyuni, Bolivya
Bolivya’da yer alan Salar de Uyuni (Tuz Gölü) 12 bin kilometrekare alan üzerine yayılarak dünyanın en büyük tuz göllerinden bir tanesi olma özelliği taşıyor.
İnsanın gözü tuzdan başka bir şey görmezken, yağmur yağdığında gök, ayaklarınızın altına seriliyor.
Dünyanın hiçbir yerinde tanık olamayacağınız bir deneyim fırsatı sunan Salar de Uyuni’ye mutlaka gitmelisiniz.
Maldivler
Herkesin hayalini kurduğu cennet ada Maldivler, ölmeden önce yapılması gereken seyahatlerin başında geliyor. Bunun nedeni ise küresel ısınmadan etkilenerek sular altında kalma riski son derece fazla.
Su üzerinde kurulan yaşamları yakından gözlemleyebileceğiniz Maldivler, berrak sularıyla insanı huzura çağırıyor.
Venedik, İtalya
Kuzey İtalya’nın doğusunda konumlanan Venedik, Adriyatik Denizi kıyılarına kurulmuş bir şehir.
118 adacıktan oluşan şehir, daracık sokakları, kanalları, gondol gezileri ve aşkıyla tanınıyor.
Aşıklar Şehri olarak da bilinen Venedik’te bir gondol gezisi esnasında hayatınızın aşkına serenat yapmak, hayatta unutamayacağınız anlar listesine en üst sıradan giriş yapacak.
Machu Picchu, Peru
Günümüze kadar gelmeyi başarmış, iyi korunaklı bir İnka antik kenti olan Machu Picchu, And Dağları’nın zirvesinde, Urubamba Vadisi üzerine kurulmuş.
2 bin 360 metre yükseklikteki kenti İspanyollar yıllar boyu arasa da bulamamış. Böylelikle bu zamana kadar korunmayı başarmış.
1983’te Dünya Kültür Mirası Listesi’ne giren antik kent, 2007 yılında ise Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri seçilmiş.
15. Yüzyılda İnka Kralı Pachacutec Yupanqui tarafından yaptırılan Machu Picchu’ya mutlaka gitmelisiniz. Sonuçta “Dünyanın Yedi Harikası“ndan sadece yedi tane bulunuyor.
Tac Mahal, Hindistan
Dünyaca meşhur bir Moğol Anıtı olan Tac Mahal, 17 sene evli kaldığı eşi Mümtaz için İmparator Şah Cihan tarafından yaptırılmış.
Mümtaz, imparatorun 14. çocuğunu dünyaya getirirken 1629’da ölmüş. Mümtaz’ın ölümü Şah Cihan’ı derinden yaralamış. Yas tutmaya başlayan imparator artık ne topraklarını genişletmek ve ne yeni ülkeler fethetmek istiyormuş. Şah Cihan da eşine duyduğu aşkı tüm dünyayla paylaşmak için yapımı 21 sene süren Tac Mahal’i yaptırmış.
Çin Seddi, Çin Halk Cumhuriyeti
Yaklaşık 10 bin kilometre uzunluğundaki Çin Seddi, “Dünyanın 7 Harikasından Biri” olarak kabul ediliyor.
Moğol saldırılarını savuşturmak adına Milattan Önce 221’de yapımına başlanan Çin Seddi, Milattan Sonra 608 yılında tamamlanmış. Büyük bir kısmı halen ayakta kalan bu harika yapı, ölmeden önce mutlaka görmeniz gereken bir eser.
El Hamra Sarayı, İspanya
Endülüs Bölgesi’ndeki Granada’da konumlanan El Hamra Sarayı, Arap etkisinin izlerini taşıyor.
Tarihi 9. Yüzyıla dayanan saray, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Surları olan bir şehri andıran El Hamra Sarayı, Araplar tarafından Roma kalıntıları üzerine inşa edilmiş. Günümüze kadar pek çok restorasyon geçirmiş olan yapı, bir bölgenin farklı kültürlerle etkileşime girmesiyle doğacak sonuçları gösteriyor.
Bled Gölü, Slovenya
Dillere destan bir manzaraya sahip Bled Gölü, aşk dolu bir doğal güzellik. Masallardan fırlamış görünümüyle tüm günü sarhoşmuşçasına geçireceğiniz gölün tam ortasında da Meryem Ana Kilisesi yer alıyor.
Önünüzde Bled Gölü, gölün ortasında kilise, arkasında sıradağlar, yeşilin her tonu derken büyüleneceksiniz.
Aşk Tüneli, Ukrayna
Klevan şehrinde bulunan Aşk Tüneli aslında özel bir fabrikanın kereste ihtiyacını karşılamak için kullanılıyor.
Günde 3 kez tren seferi yapılan Aşk Tüneli, Hindistan’da Tac Mahal neyse Ukrayna’da da o etkiyi yaratıyor. Tren yolunun 3 kilometresini oluşturan tünelin iki yanı da ağaçlarla kaplı. İçerisinde sanki cennetin kapısına ilerlediğinizi hissedeceksiniz.
Roma Tiyatrosu, Tunus
El Jem Tiyatrosu olarak da bilinen Roma Tiyatrosu, sanılanın aksine Tunus’ta yer alıyor.
Günümüze kadar neredeyse hiç bozulmadan gelmeyi başarmış tiyatroda zamanında gladyatör dövüşleri yapılıyormuş.
Arenadan tek kişinin sağ çıkacağını bilerek haykıran kalabalığın seslerini halen tiyatronun duvarlarında işitebilirsiniz.
Tuzdan Heykeller, Polonya
Krakow şehrin, yerin 135 metre altında bulunan tuz heykeller görenleri şaşırtıyor.
Wieliczka tuz ocaklarında yer alan bu heykeller tamamen ibadet amaçlı yapılmış. Üstelik heykellerin bulunduğu alana bir de tuzdan katedral inşa edilmiş.
İçerideki heykellerin sayısı 100’ün üzerinde.
Moai Heykelleri, Şili
Paskalya Adaları’nda yer alan 600’ü aşkın heykel bulunuyor. Boyları 9 metreyi bulan Moai Heykelleri, Pasifik Okyanusu’nun tam orta noktasındaki Polinezya Adaları’na bağlı Paskalya Adası’nda bulunuyor.
1250 and 1500 yılları arasında inşa edildiği tahmin ediliyor.
Kutsal Mezar Kilisesi, Kudüs
Hristiyanların ‘Holy Sepulchre’ dediği Kutsal Mezar Kilisesi’nin Hz. İsa’nın gömüldüğü yer olduğuna inanılıyor.
Hristiyanlar tarafından kutsal sayılan bir hac merkezi olan kilise dünyanın en önemli noktalarından bir tanesi.
Whitsunday Adası, Avustralya
Milyonlarca yıl içerisinde süregelen akıntılar tarafından getirildiğine inanılan beyaz kumuyla ünlü Whitsunday Adası’ndaki Whiteheaven Kumsalı’nda ölmeden önce mutlaka çıplak ayakla yürümeniz gerek.
Tabii kum taneleri çok ince olduğundan üzerinizde elektronik alet bulunmaması yararınıza olur.
Victoria Şelaleleri, Zimbabwe – Zambiya Sınırı
İki ülkeyi doğal yollarla birbirinden ayıran Victoria Şelaleleri, 100 metre yükseklikten derin bir kanyona dökülüyor.
Sadece görüntüsü bile insanı büyülemeye yeterken, gözünü karartanlar Zambiya sınırında yer alan Şeytan Havuzu’na da giderek adrenalini ikiye katlıyor.
Ha Long Körfezi, Vietnam
‘Ejderhanın denize açıldığı yer’ anlamına gelen Ha Long Körfezi, 2 bin adacıktan oluşan 1.500 kilometrekarelik alan içerisinde hayat buluyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bölgede tekneyle yapacağınız ufak bir gezinti bile ömrünüze 10 yıl ekleyecek.
Tabii bu size yetmezse Ha Long Körfezi’nin zümrüt yeşili sularında dalış yapabilir, kireçtaşı kayalarına tırmanabilirsiniz.
Madrid, İspanya
Başkent Madrid, birçok tarihi esere ev sahipliği yapıyor.
Çeşitli festivallerin de düzenlendiği şehirde ölmeden önce yapmanız gereken şey ise Santiago Bernabeu’da maç izlemek.
Dünyanın en büyüleyici atmosferlerinden birine sahip statta, dünyanın belki de en büyük derbisi El Clasico’yu (Real Madrid – Barcelona) izlemek, hayatınızda asla unutamayacağınız bir anı olarak kalacak.
Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri
‘Melekler Şehri’ Los Angeles, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yer alıyor. Hollywood, Disneyland gibi dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağınız yapılara ev sahipliği yapıyor.
Tabii Staples Center da yine bu şehirde konumlanıyor. Dünyanın en iyi basketbol organizasyonu NBA’in en çok şampiyon olan ikinci takımı Los Angeles Lakers, maçlarını Staples Center’da oynuyor. Burada, bir NBA finali izlemek, her faninin mutlaka yapması gereken bir aktivite.
Kaynak: blog.obilet.com