Bir kanyonda gizlenmiş Antik Petra Kenti, Ürdün‘ün dünyaca ünlü tarihi turizm merkezi. El-Deir Manastırı, Petra’da MÖ 1. yüzyılda kayalara oyularak inşa edilen en görkemli yapı. 50 metre genişliğinde, 45 metre yükseliğindeki manastır, geçmişte bölgede yaşayan putperestlerin tapınağıydı.
Ürdün’deki bilinen en eski tapınma yerlerinden biri olan ve benzersiz mozaiklerle bezeli manastır, bir dönem Bizans kilisesi olarak kullanılmış. Bizans Dönemi’nde Petra’daki yaşam hakkında ayrıntılı bilgiler veren 152 tomardan oluşan yığın El-Deir Manastırı’nda bulunmuştu.

El-Deir Manastırı, Petra
Yüksek tepelere saklı bir konumda yer alan manastır Petra’nın efsanevi anıtlarından biri. Tasarımı Petra’daki El Hazne tapınağı yapısına benzeyen manastır, 50 metrelik genişliği ve 45 metre yüksekliği ile Petra’nın en heybetlisi.
MÖ 1. yüzyılda bir Nebati mezarı olarak inşa edilen manastır adını Bizans Dönemi’nde kilise olarak kullanıldığı zamandaki iç duvarlarına oyulan haçlardan alıyor. Nebati Müzesi’nden kayalara oyulan eski yolu takip edilerek ulaşılan manastıra varmak için 800 basamak çıkmak gerekiyor.
Petra merkezin kuzeyindeki El-Deir Manastırı’na ulaşmak için 800 basamaklı bir merdiveni çıkmak gerekiyor. Yaklaşık 1 saatlik tırmanışla ulaşılan El-Deir Manastırı, Petra’nın en ünlü tapınağı olan El Hazne‘ye (Hazine) göre çok daha az süslü olmasına rağmen, el işçiliği ile oyulan etkileyici görünümü ve büyüklüğü ile kendine hayran bırakan bir güzelliğe sahip.
El-Deir Manastırı’nın tarihi
El-Deir Manastırı’nın inşa edildiği dönemle ilgili bilgiler sınırlı. Tarihçiler manastırın bölgede MÖ 1. yüzyılda hüküm süren Nebati Kralı Obodos’a ithaf edildiğini düşünüyor. Nebatiler, köken olarak Kuzeybatı Arabistan’da yaşayan göçebe bir kavimdi. Ticaret yollarını kontrol etmeleriyle tanınan Nebatiler, baharat, tütsü, yağ ve parfüm ticaretinde ustalaşarak zenginleştirler. Görkemli Petra’yı kurdular ve onu geniş bir ticaret krallığının merkezi yaptılar.
Manastırın cephesinin alt katı düz, üst katı ise özenle oyulmuş. Tapınağın önündeki düz alanın kalabalıkları dini törenlerde buluşturmak için oyulduğuna inanılıyor. İç mekan bir nişe çıkan çift merdivenli tek bir odadan oluşuyor.


Manastırın sol tarafında ziyaretçilerin güvenliğini sağlamak için tırmanmaya izin verilmeyen, cephe üzerindeki urnaya çıkan çok dik bir yol var. Tapınağın tam karşısında yer alan mağarada oturup, bu etkileyici anıtı hayranlıkla seyredebileceğiniz gölgeli bir kafe bulunuyor.
Kafenin arkasındaki kayalıklara tırmandığınızda bakmaya doyum olmayan bir manzara ile karşılaşılıyor. Manastıra yorucu bir yol aşılarak ulaşılsa da yol boyunca dinlenebileceğiniz çok sayıda yer var. Yürümeyi göze alamayanlar için kiralık eşekler var.
El-Deir Manastırı’na tırmanmak için en uygun zaman yolun genellikle gölgede olduğu ve güneşin manastır cephesinde parladığı öğleden sonra. Öğleden önce güneş yolun üstünde olduğundan sıcakla mücadele etmek gerekiyor.
Kaynak : Yoldaolmak.com