Tarihi 7000 yıllık bir geçmişe dayanan Denizli ili, birçok alanda kendini göstermektedir. Antikkentleriyle Denizli, şifalı suları, tekstili ve çok bilinen horozlarıyla birçok turisti ağırlamaktadır.
Antik kentleriyle Denizli, dikkat çeken illerden bir tanesidir. Yıl boyunca birçok yerli ve yabancı turisti ağırlayan il, ticari alanda da kendini geliştirmiştir. Büyük iller arasında ilk on beşte yer alan Denizli, özellikle Pamukkale travertenleri ile tanınmaktadır. Çok eski bir tarihe sahip olduğundan, birbirinden farklı ve doğal güzelliklere sahip antik kentleri bulunur. Ege’nin birbirinden güzel illerine komşu olan bu şehir, tatil yapmak ve gezmek için mükemmel bir tercih olmaktadır.
Denizli’de Gezilecek Yerler
Tarihi ve doğayı seven birçok kişinin ilk aklına gelen tatil yerlerinden bir tanesi de Denizli’dir. Tarihe tanıklık etmiş ve kültürel birçok mirası barındıran bu ile çok sayıda turist gelmektedir. Denizli’de gezilecek yerler birçok kişi tarafından araştırılmakta ve merak edilmektedir. Denizli’nin tam olarak gezilebilmesi için tek bir gün yeterli olmamaktadır. Bir hafta boyunca doya doya Denizli turu yapılmalı ve birçok kültürel mirasımız tanınmalıdır. Denizli’de gezilecek yerlerden bahsedilecek olursa;
Pamukkale Travertenleri – Pamukkale
Denizli denildiğinde ilk akla gelen şüphesiz Pamukkale travertenleridir. Denizli’ye oldukça yakın bir mesafede olan bu harika doğal oluşumu görmeden Denizli’den ayrılmamak gerekir. UNESCO Dünya kültür mirası listesinde yer almaktadır. Pamukkale travertenleri nasıl oluşur açıklanacak olursa; Denizli bilindiği üzere şifalı suları ve termal kaplıcaları ile 2300 yıllık bir geçmişe sahiptir. İşte bu şifalı sular Pamukkale travertenlerine bu görüntüyü vermektedir. Travertenlerin sahip olduğu termal sular 35 ve 100 arası değişen bir sıcaklığa sahiptir. Bu sıcaklığın oksijenle temas etmesinden sonra suda bulunan kalsiyum karbonat reaksiyona uğrayarak çökelme eğiliminde bulunuyor. Tüm bu işlemler sonrasında manzarasına doyum olmayan Pamukkale travertenleri oluşuyor. Güzelliğinin yanında birçok insana şifa kaynağı da olmaktadır. Günümüzde halen şifa merkezi olarak kullanılır.
Hierapolis Antik Kenti
Ülkemizde muhteşem görüntüye sahip olan Antik kentleriyle Denizli ilini daha yakından tanımak ve keşfetmek için birçok tur düzenlenmektedir. Hierapolis antik kenti tarihe ilgi duyan ve bu alanda araştırma yapan kişileri kendine hayran bırakmaktadır. Kentin ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak M.Ö 2.YY’da kurulduğuna dair söylentiler bulunmaktadır. Kentin ismini Bergama kurucusu olarak bilinen ve oldukça ünlü olan Telephos’un karısı olan aynı zamanda amazonların kraliçesi olarak bilinen Hiera’dan geldiği düşünülmektedir. Bu antik kent Unesco’nun dünya kültür mirası listesinde yer almaktadır. Günümüze kadar birçok depreme maruz kalan kent, şimdilerde Helenistik görüntüsünü kaybetmiştir. Kente ait olan birçok efsanevi hikâye bulunmaktadır. Sırf bu hikâyeler için kente gelen yerli ve yabancı turistlerin sayısı oldukça yüksektir. Kent mimarisi dikkate alındığında tam bir Roma şehri görüntüsündedir. Kentte cehennem kapısı olarak adlandırılan ve 2013 yılındaki kazılarda ortaya çıkan bir alan bulunmaktadır. İnanışa göre buradan Tanrı Plouton ve eşi Persophone’nin yeraltı şehrine giriş yapıldığına inanılmaktaymış. Antik dönemde cehennem kapısı ziyaretçilere açıldığında, ziyaretçiler bu alandan ellerinde bulunan kuşları bırakarak kuşların öldüğünü görürlermiş. Bu nedenle cehennemin giriş kapısı olduğuna inanırlarmış. Kuşların ölme nedeni ise mağaradan çıkan karbonanhidrid gazıymış. Burada yapılan kazılarda çıkan ve muhteşem bir görüntüye sahip olan bir diğer mitolojik eser ise, Kerberos heykelidir.
Karahayıt Kaplıcaları (Kırmızı Su)
Denizli’de görülmesi gereken ve mutlaka eklem ağrıları olan kişiler tarafından ziyaret edilmesi gereken yerler arasında yer alan Karahayıt Kaplıcaları, birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Pamukkale travertenlerine sadece 12 dakika uzaklıkta olan bu yer, doğal görüntüsü ve şifalı suları ile muhteşem bir görüntüye sahiptir. Travertenlerden farklı bazı özellikleri bulunmaktadır. Özellikle sudaki demir oranının yüksek düzeyde olması kaplıcaların kırmızı olmasına neden olmaktadır. Bu özelliği ile travertenlerden ayrılır. Aynı zamanda suyunun daha sıcak olması da ikisi arasındaki farklardan bir tanesidir.
Tripolis Antik Kenti – Buldan
Şehre 40 kilometre uzaklıkta bulunan bir diğer antik kent ise, Tripolis antik kentidir. Diğer antik kentler kadar adı duyulmasa da mutlaka gidip görülmesi gereken bir yerdir. Zamanında meydana gelen depremlerden oldukça fazla zarar görmüş ancak Roma mimarisinin kalıntılarını görmek mümkündür.
Antik Havuz (Kleopatra Havuzu)
Denizli’de bulunan muhteşem görseliyle 23 yüzyıllık bir havuzdur. Ünü o kadar büyüktür ki Mısır kraliçesi Kleopatra bu havuzu ziyarete gelmiştir. Şehrin deprem kuşağı üzerinde yer alması, havuzun oluşmasında büyük bir etkisi olmuştur. Zamanında meydana gelen büyük bir depremin şehrin merkezinde bir çukur açması ve şehirde bulunan şifalı suların çukura dolmasıyla bu havuz oluşmuştur. Antik havuz,şimdilerde oldukça popüler bir konuma sahiptir. Denizli’ye ziyaret eden doğa severlerin mutlaka görmesi gereken bir yerdir.
Laodikeia Antik Kenti – Merkez
MÖ 261-263 yılları arasında kurulan Laodikeia antik kenti, Denizli’de kurulan ilk antik kent olma özelliğine sahiptir. Şehir merkezine oldukça yakındır. Gidilmesi gereken muazzam alanlardan bir tanesidir. Meydana gelen büyük bir depremden sonra yerle bir olan kent, M II. Antiokhos tarafından yeniden kurulmuş ve şehre eşinin adını vermiştir. Bu antik kente yıl boyunca binlerce turist gelmektedir. Çok büyük yapılara sahip olan kent UNESCO’nun Dünya mirası geçici listesinde yer almaktadır. Kentte birçok kalıntının izlerini görmek mümkündür. Özellikle oldukça büyük bir stadyuma sahiptir. Şehri ayrıca özel kılan ve dini bakımdan Hristiyanlar için kutsal sayılan özelliği de bulunmaktadır. Hristiyanlık için en eski ve kutsal bir kilisenin bu kentte yer alması, kenti Hristiyanlar için hac mekanlarından bir tanesi hâline getirmiştir. Antik kentleriyle Denizli ilini daha yakından tanımak ve doğal güzelliklerini keşfetmek için şehre mutlaka ziyarete gelinmelidir.