Niagara Şelalesi son derece özel bir lokasyondur ve her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip olmasıyla bilinir.
Niagara Şelalesi son derece özel bir alandır. Dört mevsim gezilebilen alanlardan biridir. Kanada’da Toronto’yu veya Amerika Birleşik Devletleri’nde Buffalo şehrini ziyaret eden herkes, Ontario ile New York eyaleti arasındaki sınırı belirleyen ünlü Niagara Şelaleleri’ne bir gün ayırmayı ihmal edemez.
Kuzey Amerika’da, Niagara Şelalesi balayı destinasyonlarının en klasiğidir. Niagara, Erie Gölü’nü Ontario Gölü’ne bağlayan nehirdir. Adı, ‘gürleyen sular’ anlamına gelen bir Iroquois kelimesinden türemiştir. Ve şelaleler, iki göl arasındaki 50 metreden fazla yükseklik farkını dolduran sudan başka bir şey değil.
Saniyede 2270 litre su… Bu, Niagara Şelalelerinin etkileyici akış hızıdır! Şelalelerin durdurulamaz gücünü daha da yakından görmek için Niagara Şelalesi kompleksindeki Gelin Duvağı Şelalelerinin yıkıcı gücüne neredeyse dokunabileceğiniz Rüzgar Mağarası ziyaretini kaçırmamalısınız . Gökkuşağı Köprüsü , şelalelere açılan kapı ve Kanada ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bağlantıdır, ancak aynı zamanda güzel fotoğraflar çekmek ve çevredeki doğanın manzarasının yukarıdan tadını çıkarmak için ayrıcalıklı noktalardan birini temsil eder.
Her Mevsim Ayrı Güzellik
Şelalelerin yılın her mevsimi ayrı bir çekiciliği vardır. Yaz aylarında masmavi gökyüzü, suyun yankılanması ve asırlık gökkuşağının renkleri ruhu aydınlatır; kışın bu enlemlerin aşırı sert iklimi onları muazzam ve göz kamaştırıcı bir beyaz buz kütlesine dönüştürür. Yağmur yağdığında bile Niagara Şelalesi gözler için büyülü bir şeydir. Geceleri, Kanada tarafına yerleştirilmiş bir dizi çok güçlü lamba tarafından anlamlı bir şekilde aydınlatılırlar. Eleştirmenlere göre bu biraz klişe bir fikir ama bize pek öyle gelmiyor.
Gerçekte iki ana şelale vardır. ABD tarafından olanlar ve Kanada tarafından olanlar, tipik at nalı şeklinde olanlar, burada daha iyi görebilirsiniz. Kanada şelaleleri oybirliğiyle en ‘güzel’ olarak kabul edilir, ancak yer cazibesini karmaşık unsurlardan alır.
Birçok turist şelaleleri daha yakından görmeyi tercih ediyor. Şelalenin tabanına mümkün olduğunca yaklaşmak ve gücünü tam olarak anlamak için Maid of the Mist teknesine binmeyi tercih edenler vardır.
Kanada tarafında, şelalenin dibine kadar bir asansöre binebilir ve gözlerinizin önünde düşen suyun etkileyici duvarı ile bir tür tünel boyunca yürüyebilirsiniz.
Fotoğraflık Manzaralar
Amerika tarafındaki ayrıcalıklı ama uzak gözlem noktaları arasında parkın içindeki nehir kenarı ve nehir kıyısına dikilen gözetleme kulesi yer alıyor. Kanada tarafında, Kraliçe Victoria Parkı boyunca bir izleme platformu bulunur. Ancak manzarayı göz alabildiğine seyretmek için en iyi yer, çatı katında yavaşça dönen bir restorana sahip bir kule olan Skylon Tower’dır. Herhangi bir endişeniz yoksa, bir helikoptere binebilir ve bölgede unutulmaz bir tur atabilirsiniz.
Şelalelerin ardından bakımlı ve rengarenk çiçek tarhlarıyla dolu Niagara Şelalesi kasabası yürüyüşe kesinlikle değer. Ayrıca kaçırılmaması gereken, bir kelebek koruma alanı olan Kelebek Konservatuarı’dır (Kanada tarafında), kendinizi her türden, renkten ve boyuttan binlerce güzel kelebeğin yaşadığı bir tür tropik ortamda yürürken bulabilirsiniz. Garip bir şekilde size yerleşir ve istediğiniz tüm fotoğrafları çekmenize izin verir!
Buz Tutunca Ayrı Güzel! Geçtiğimiz günlerde buz tutmasıyla gündeme gelen şelale Niagara kasabasını da ilgi odağı haline getirdi. Her mevsim memnuniyetle ziyaretçilerini ağırlayan bu büyülü bölgeye giderken yanınıza powerbankinizi almayı unutmayın. Çünkü fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız. Doğu Kanada’nın doğası ve kartpostal şehirleri, nehirlerin geçtiği ve Avrupa tadında binalar ve mimariyle zenginleştirilmiş, ikonik Niagara Şelaleleri’nden Totonto, Ottawa, Montreal ve Quebec City üzerinden inanılmaz bir yolculukta doğanın kalbine, Saguenay arasında ulaşır. Fiyortlar ve Laurentides Dağları: nefes kesici manzaralar, sınırsız alanlar ve yalnızca Kanada doğasının gezginlere verebileceği tüm güzellikler.
0 Yorum Yapıldı