Her yerde karşımıza çıkan klişe bir tabir olsa da gerçekten doğru; Kuzey’in Venedik’i diye anılan, Brugge masal şehrindeyiz.
Belçika’ ya gelip de bu şehri görmeden dönmemeli insan. Zaten pek çok dergi ve makalede “Ölmeden önce görülmesi gereken 100 yer” listesine banko giren bir şehir.
Modern Avrupa‘ nın göbeğinde, yüzyıllar öncesi Ortaçağ’ ını anımsatan bir masal sahnesi gibi, film dekoru için kurulmuş bir kasabayı andırıyor. Şehrin tarihi ve turistik unsurlarını ortada bırakmış, etrafına yeni bir yaşam alanı daha kurmuşlar.
Belçika’da nerede kalırsanız kalın Brugge’e ulaşmak hiç problem değil. Çünkü tıkır tıkır işleyen tren ağı sayesinde her yerden ulaşımı kolay. Brüksel’in içinde kalıyorsanız Central Tren istasyonundan bindiğinizde Knokke-Blankenberge hattına devam eden trenle önce Gent, ikinci durakta da Brugge’e tam 1 saatte ulaşabiliyorsunuz. Biletler gidiş dönüş 15,20 Eur tutuyor. Hafta içi ve hafta sonu fiyatlar farkediyor. Tren istasyonundan çıkmadan önce hediyelik eşya dükkanlarından alacağınız resimli Brugge haritası çok işinize yarayacak. Tüm turistik binaları elinizle koymuş gibi bulabilirsiniz. Brugge haliyle çok rağbet gören ve fiyatların yüksek olduğu bir şehir. Alışveriş yapmanız gerekirse çıkış kapısının önündeki uygun fiyatlı Carrefour’u tercih edebilirsiniz.
Brugge’de devlete ait resmi binalarının önünde 3 bayrak dalgalanıyor. Belçika, Flaman Bugge ve Avrupa Birliği simgesel bayrakları. Böylelikle binaları tanımasanız da diğerlerinden kolaylıkla ayırt edebilirsiniz.
Brugge’e geldiğinizde onlarca kilise ve ihtişamlı tarihi bina sizi karşılayacak. Bunların arasından gezip görmenizi tavsiye ettiklerimiz;
JANS HOSPITAL VE MEMLING MÜZESİ
Avrupa’nın bilinen en eski hastanesi olan ve geçmişi 1188′e dek uzanan bu hastane 1978 senesinde işlevini kaybetmiş. İçerisinde bulunan tarihin en eski eczanesini korumak suretiyle bugün müze ve kongre merkezi olarak gezilebiliyor. Memling Müzesi de ismini hastanenin içinde rahip ve rahibelerin kullandığı eski şapeldeki resimleri yapan, Hans Memling adındaki ressamdan alıyor.
DANTEL MERKEZİ
Yüzyıla kadar Avrupa’nın ünlü ve gözde dantel üretiminin merkezi olmuş Brugge şehrinde halen yaygın bir şekilde el işçiliği devam ediyor. Küçük dantel işleme masalarında oturan ve hızlı hızlı el işçiliğini sergileyen rahibeleri ziyaret etmelisiniz.
MINNEWATER
Minne “aşk” anlamına geliyor, Minnewater da “aşkın suyu”. Bu kanal gölünün içinde ve etrafında Brugge şehrinin simgesi olan kuğuları görebilir, çocuklarınızla ağaçların altında sakin bir öğleden sonrası geçirebilirsiniz. Kitap, gazete okumak ya da elinizdeki şehir haritasından bir rota hazırlamak için mükemmel bir mola yeri.
SALVADOR KATEDRALİ
Zilverstraat üzerindeki, şehrin en eski ve ihtişamlı binalarından biri olan St.Salvador Katedrali’ne Brugge Katedrali de deniliyor. Katedral yapılırken sadece bir kilise olarak düşünülmüş, sonradan yapılan eklemelerle katedrale çevrilmiş ama yüzyıllar süren istilalar, savaşlar ve zamanın tahribatına rağmen günümüze dek sapasağlam ayakta kalmayı başarmış.
BELFORT KULESİ
Paris için Eiffel Kulesi neyse, Brugge için de Belfort aynı şeyi temsil ediyor. Farklı kaynaklarda Çan Kulesi ve Saat Kulesi olarak iki şekilde adlandırılıyor. 83 metre yüksekliğinde ve 366 basamakla çıkılabilen kulenin, 27 ton ağırlığında tam 47 adet çanı var. Bu çanlar da uzun yıllar boyunca, şehirde yaşayanlar için yangın alarmı, çalışma saatleri, toplumsal duyurular ve dini olayların zamanının belirlenmesi amacıyla kullanılmış. Daha sonra kuleye bir saat mekanizması da eklenmiş. Bu şehre tepeden bakma fırsatını kaçırmam derseniz, 366 basamağı çıkarak kulenin tepesine ulaşabilirsiniz.
GROENINGE MÜZESİ
Yüzyıldan günümüze gelene dek Flaman resim sanatının gelişimini gösteren tabloların ve Brugge Sanat Okulu’ndan mezun ilk ressamların ; Jan Van Eyck, Hans Memling, Gerard David, Petrus Christus gibi sanatçıların eserlerinin sergilendiği bir müze.
BALIK PAZARI
Kutsal Kan Bazilikası’nın hemen yanındaki küçük süslü bir kemerli kapıdan (Blinde Ezelstraat sokağından) geçerek kanallar bölgesine çıkabilir ve Balık Pazarı’na ulaşabilirsiniz. Deniz mahsülleri yazın burada kiloyla satılıyor. Pazarın hemen karşısında mavi dış cephesiyle dikkat çeken güzel bir antikacı var, hediyelik eşya düşünenler için cazip olabilir. Fiyatları pazarlık gerektiriyor.
MERYEM KİLİSESİ
Şehrin en ünlü kilisesi ve içinde ünlü ressam Michelangelo’nun İtalya dışında bulunan en önemli eserlerinden birisini ; “Meryem ve Çocuk İsa” (Madonna and Child) eserini saklıyor. İçerideki özel bir bölümde sergileniyor ve buraya getiriliş hikayesini de Brugge şehrinde yaşayan bir tüccara borçlu. Defalarca çalınıp, her defasında bulunup geri getirilmiş.
KUTSAL KAN BAZİLİKASI
Kutsal Kan Bazilikası’nın hemen bitişiğinde bulunan küçük kilisesinde; Hz. İsa’nın kanının bulunduğuna inanılan camdan bir kutsal emanet her Cuma ziyaretçilere açılıyor. Ayrıca her Ağustos ayında, senede 1 kere olmak üzere bu Bazilika’nın kapılarından çıkan rahipler kutsal emaneti şehrin içinde gezdirerek sergiliyorlar. Bu dini töreni kaçırmak istemeyen turistler ve dindar Hristiyanlar şehre akın ediyor.
ŞEHİR KAPILARI
Brugge şehrinin etrafına giriş çıkışları düzenleyen ve saldırılara karşı koruma amaçlı yapılmış şehir kapıları ( Gates ) inşa edilmiş. Minnewater da şehrin sınırlarına yakın.
BURG MEYDANI
Kutsal Kan Bazilikası, Adalet Sarayı‘nın bulunduğu ikinci ünlü meydan.
MARKT MEYDANI
Brugge şehrinin yüzyıllar boyu kalbi olmuş, tam bir kare şeklindeki bu meydanda tarihi binaların yanı sıra alışveriş ve yemek için alternatifler, fayton turu için kalkış noktalarını görebilirsiniz.
Kaynak:blog.prontotour.com
0 Yorum Yapıldı