Dünyanın en seçkin antik yerlerinden birinin Ürdün‘deki Petra olduğunu inkâr etmek çok zor. Gizem ve cazibeyle dolu bu gül-kırmızısı, kaya oymalı şehrin görkemiyle yarışabilecek hiçbir şey yok.
Petra’nın Ürdün’deki en güzel ve en ünlü yer olduğu söyleniyor. Akabe’nin 133 km kuzeyinde ve Amman’ın yaklaşık 262 km güneyindeki Petra 2000 yıldan uzun bir süre önce Güney Ürdün’e yerleşen Nebatilerin mirası olarak ayakta duruyor. Aynı zamanda bir UNESCO dünya mirası alanı ve dünyanın dört bir yanındaki turistleri sürekli büyüleyen ‘Yeni 7 Dünya Harikasından’ biri. Zarif kültürü, muhteşem mimarisi, su kanallarının ve barajların dahiyane kompleksi son derece dikkat çekici özellikleri.
Petra’dayken kaçırmamanız gereken alanlardan biri olan ünlü El-Khazneh Anıtı’nın kentin kanyonunun karşısına açılan karmaşık cephesi güneşte parlıyor. Öte yandan bu kanyon 1 kilometre uzunluğunda ve güzel dik yükselen yüzeylere sahip.
Mezarları, binaları, mezarlık salonları, tapınakları, sütunlu sokakları, kemerli kapıları ve hatta hamamları içeren 800’den fazla anıtın bulunduğu nefes kesen Petra, Roma İmparatorluğu döneminde bile her zaman güzel bir yer oldu.
Petra Ürdün’de Ortadoğu‘da bulunuyor. Ürdün, Türk vatandaşlarından vize istemeyen bir ülke. Ürdün’e ulaştığımızda toplu taşıma genellikle çok ucuza geliyor ve çoğu insan İngilizce konuşuyor veya konuşan birini tanıyor.
Petra Arkeoloji Parkı
1993’te Ürdün hükümeti 250 kilometrekarelik engebeli ve devasa bir kanyonu milli park olarak koruma altına aldı. Petra Arkeoloji Parkı sadece antik kent Petra’yı değil paha biçilmez anıtları da içeriyor ve parkın tamamı egzotik doğu ürünlerini Mısır, Yunan ve Roma imparatorluklarına taşıyan dik duvarlı eski kervan yollarıyla dolu kanyonlardan oluşuyor.
Bu gül-kırmızı şehir 1985’ten bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Petra’da çekilen filmler dünya sinema tarihinde önemli yere sahip. Indiana Jones Son Macera filmi de Petra’da geçiyor. Bu nedenle Nebatilerin başkenti 2007’de Dünya’nın Yeni 7 Harikasından biri olarak seçildiğinde çoktan Ürdün’ün en bilinen simgesiydi.
Petra tek başına Ürdün turizm gelirlerinin yüzde 82’sini üretiyor ve Ürdün Antikalar Departmanı kısa süre önce artan sayıda ziyaretçinin arkeolojik alanı tehdit ettiği uyarısında bulundu.
5000’den fazla turist günlük olarak Petra ziyareti yapıyor ve bu da departmanın izin verilen ziyaretçi sayısını düzenleyeceğini düşündürtüyor.
Bu kayıp kent, yaya olarak gezilebildiği gibi at, deve, eşek ve faytonla da gezilebiliyor. Vadinin başlangıcında, yeni Petra şehri kurulmuş ve bu şehirde her şey turizme odaklı.
Günümüzde her gün turist akımıyla karşılaşan şehri tam anlamıyla hakkıyla ziyaret etmek günler alacağı için daha hızlı bir turu size ancak develer, eşekler ve at arabaları sağlayabiliyor.
Petra’yı gezerken yorulduğunuzda hemen kiralayabileceğiniz bir binek hayvanı bulmak çok kolay. Ancak pazarlık etmenizi şiddetle tavsiye ederiz.
Bu binek hayvanlarını size sağlayacak olan bedeviler binlerce yıldır bu kanyonların derinliklerinde yaşıyor, hayvancılıkla geçiniyorlar. Kendilerine özgü giyimleri ve görünümleriyle oldukça ilgi çekiciler. Aslen inanması güç derecede zengin bir kültüre sahip olan Bedevileri çıplak gözle görmek için Petra doğru bir yer.
Kaynak: gezievreni.com
0 Yorum Yapıldı