RİZE’DE YEMYEŞİL BİR CENNET: GİTO YAYLASI

Rize yaylaları, son dönemin en popüler tatil bölgelerinden biri. Yazın sıcağından ve deniz, kum, güneş üçlüsüne dayanan klasik tatil anlayışından sıkılanlar için mükemmel birer alternatif haline gelen yaylalar; tertemiz havaları ve buz gibi suları ile ziyaretçilerine terapi imkanı sunuyor. Doğu Karadeniz’deki her yaylanın kendine has bir atmosferi var. Ünü ülke sınırlarını çoktan aşmış olan Ayder Yaylası, Pokut Yaylası gibi cazibe merkezlerinin arasında yıldızı hızla parlayan yeni bir lokasyon var: Gito Yaylası. Gito Yaylası, Çamlıhemşin ilçesine yakınlığı sebebiyle Karadeniz turlarının olmazsa olmazı. Nefes kesici yayla manzarası, sıcakkanlı köy sakinlerinin misafirperverliği, gün boyu dağ yürüyüşü yapan hayvanlardan elde edilen et ve süt ürünlerinin tazeliği… Tatilinizi yaylada geçirmek hem bünyenize hem de sinir sisteminize iyi gelecek. İşte karşınızda Gito Yaylası gezi rehberi…

BULUTLARIN ÜZERİNE YOLCULUK: GİTO YAYLASI NEREDE? YAYLAYA NASIL GİDİLİR?

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Gito Yaylası, bir dağın tepe noktasında yer alıyor. Çamlıhemşin’e 31 kilometre uzaklıktaki yayla, bölgenin en ünlü turistik mekanı olan Zil Kale’ye de 18 kilometre mesafede. Yaylaya ulaşmak için öncelikle Çamlıhemşin’den Zil Kale’ye yol almanız gerekiyor. Zile Kale’den sonraki 18 kilometrelik mesafe kulağa yakın gibi gelse de tamamlanması en azından bir saat sürüyor. Yaylaya ulaşan yol bir dağ yolu; virajlar, dar şeritler, sis yüzünden azalan görüş mesafesi… Asfalt yerine toprak ve taşın kullanıldığı yolda çok ama çok dikkatli ilerlemenizi tavsiye ediyoruz. Aracınız 4×4 değilse yolda kalma ihtimaliniz olduğunu unutmayın. Maalesef Gito Yaylası’na toplu taşıma aracı gitmiyor, yani kendi aracınızı kullanmak durumundasınız. Zorlu yolların mükafatı her zaman büyük oluyor; yaylaya ulaştığınız ilk anda karlı tepelerin ortasında kümelenmiş bulut denizi manzarasıyla karşılaşacak ve zorlu şartlarda tamamladığınız bir saatlik yolculuğun stresini hemen atacaksınız.

MAVİ İLE BEYAZIN DANSI: RİZE GİTO YAYLASI

Eğer kişisel aracınız yoksa veya aracınızın zorlu yollar için uygun olmadığını düşünüyorsanız otostop çekerek de yaylaya ulaşabilirsiniz. Gito Yaylası tabelasını gördükten hemen sonra otostoba başlayabilirsiniz. Ayrıca altı yerden yüksek bir araç kiralamak da iyi bir seçenek olabilir. Off-Roada uygun bir araçla bu stresli yolculuğu keyif heyecan dolu bir serüvene dönüştürebilirsiniz. Yaylaya ulaştığınızda nefes kesen manzaradan kendinizi alabilirseniz, köy sakinlerinin rengarenk evlerini fark edebilirsiniz. Yaz mevsiminde hayvancılıkla uğraşmak için gezegenimizin en ideal atmosferini sunan yayla, kış mevsiminde dayanılmaz soğuklar sebebiyle hayalet kasabaya dönüşüyor. Şehrin stresinden uzaklaşmak isteyen ziyaretçilere trekking severler ve doğa aşıkları da eklenince yaz dönemindeki nüfus bir hayli kalabalıklaşıyor. Doğal hayatın en iyi şekilde muhafaza edildiği yayla, gün doğumu manzarası ve meşhur salıncağıyla ziyaretçilerine keyifli bir tatil yaşatıyor.

GÖKYÜZÜNE DOKUNABİLİRSİNİZ: GİTO YAYLASI RAKIM

Gito Yaylası, deniz seviyesinden tam 2070 metre yüksekte bulunuyor. Zaten mecazen değil gerçekten bulutların üstünde olduğunuz düşünüldüğünde, yer yüzünden neredeyse 2 kilometre yukarıda olmanız da sürpriz sayılmaz. Yüksekliğinin hakkını tam manasıyla veren yaylada gün doğumu sırasında birbirinden muhteşem fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz. Ayaklarınızın altındaki bulut denizi gün doğumunda kızıl renge dönüşüyor; yaylanın saf suyuyla demlenen tavşan kanı çayınız ve kahvaltı sofranızda yer alan birbirinden taze ürünler, bu manzaranın keyfini üçe katlıyor. İnstagram hikayelerinin ve gönderilerinin popüler yıldızı, meşhur uçurum salıncağı da Gito Yaylası’nda bulunuyor. Aslında köyde iki salıncak bulunuyor, biri Hozboncuk Dağ Evi’ne, diğeri de Koçiro Pansiyon’a ait. Hozboncuk Dağ Evin’in bahçesindeki salıncağa binmek ve görüntü almak için beş lira ücret ödemeniz gerekiyor ama Koçiro Pansiyon’un salıncağı ücretsiz. Görenlerin gerçek olduğuna inanamayacağı fotoğraflar ve videolar için mutlaka bu salıncaklardan birini ziyaret etmelisiniz. Bulut denizine doğru sallanırken kıyafetinizin uçuşması, yayla havasının yüzünüzü okşaması müthiş keyifli oluyor.

GİTO YAYLASI’NA NE ZAMAN GİDİLİR?

Her mevsimin ayrı güzellikte yaşandığı yaylaya ilkbahar ve yaz aylarında gitmeniz tavsiye ediliyor. Yeşilin capcanlı olduğu, çiçeklerin güzel kokma yarışına girdiği ilk bahar ayları romantik bir doğa tatili için de ideal. Kış aylarında yaylada neredeyse kimse kalmıyor ve yayla gerçekten çok soğuk oluyor. Yine de extrem şartlardan hoşlanan, karlar altındaki yaylanın ve dağların bembeyaz manzarasına tanık olmak isteyenler kış mevsimini tercih ediyor. İster yerin ve göğün bembeyaz olduğu kış aylarında gidin, ister doğanın enerjisini paylaşmak için yaz aylarında gidin, yaylanın atmosferi ruhunuza iyi gelecek. Bu arada işinin ehli doğa fotoğrafçılarından aldığımız küçük sırrı sizinle de paylaşmak istedik; yaylanın doğal renk dokusundan en iyi şekilde yararlanarak en güzel fotoğraf karelerini yakalayabilmek için sarı veya kırmızı renkli kıyafetleriniz yanınızda götürmeyi unutmayın.

ÇANTANIZI HAZIRLARKEN AKLINIZDA BULUNSUN: YAYLAYA NELER GÖTÜRMELİSİNİZ?

Yayla tatiliniz süresince rahat etmenizi sağlayacak, doğal hayat koşullarında konforunuzu arttıracak eşyaları ve fikirleri sizler için derledik.

• Ulaşım konusunda bahsetmiştik ama tekrar hatırlatmakta fayda var; eğer aracınız arazi şartlarına uygun değilse araba kiralayabilir veya turlara katılabilirsiniz. Yol boyunca bir tarafınızın uçurum, diğer tarafınızın çukur olacağını unutmayın. Altı yerden yüksek olmayan araçlar yolda kalma tehlikesiyle karşı karşıya.
• Karadeniz’in standart mevsim şartlarına uyum göstermediğini unutmayın. Hırçın bölgemiz Karadeniz, yağmura ve buz gibi esen rüzgarlara her zaman müsait. Bu yüzden yanınızda mutlaka yağmurluk ve bolca yedek elbise bulundurun.
• Yaylada sürekli yürümeniz gerekeceğini unutmayın. En rahat yürüyüş ayakkabınızı çantanızda bulundurursanız ayak tabanlarınızı ve ayak bileklerinizi yormadan istediğiniz kadar yürüyüş yapabilirsiniz.
• Güzelliğiyle büyüleyen Gito Yaylası’nın hep böyle kalabilmesi için, çocuklarınızın ve torunlarınızın da uçurum salıncağında keyif dolu anlar yaşayabilmesi için lütfen çevreye karşı duyarlı olun. Pokut ve Sal yaylalarında turistlerin yarattığı kirlilik sebebiyle yerli halk sıkıntı yaşıyor ve bazı bölgelerde kamp yapmak isteyenlere müsaade etmiyor. Aynı durumun Gito Yayası’nda da yaşanmaması için hepimiz dikkatli olmalıyız, sonuçta doğa hepimizin evi.
• Yaylanın yüksek rakımı sebebiyle basınç ve yer çekimine bağlı olarak baş dönmesi, tansiyon düşmesi gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Vücudunuz zamanla alışacağı için panik yapmamalısınız.
• Yaylayı ziyaret amacınız kamp yapmak ise, deniz seviyesinden 2 kilometre yukarıda olduğunuz için gecelerin dondurucu soğuklara müsait olduğunu unutmayın. Uyku tulumunuzun eksi derecelere dayanıklı olduğundan emin olmalısınız.
• Sabahları erkenden uyanıp güzel bir duş alma alışkanlığınız varsa iyice kurulanmadan dışarı çıkmayın. Yayla havası günün ilk saatlerinde çok sert olacağı için ne kadar kalın giyinirseniz giyinin, vücudunuz ıslakken dışarı çıkarsanız hasta olabilirsiniz.

GİTO YAYLASI’NDA KONAKLAMA

Gito Yaylası dendiğinde akla gelen ilk konaklama alternatifi kamp yapmak oluyor. Koca bir yayla emrinize amade, gözünüze kestirdiğiniz her yere çadır kurabilirsiniz. Ancak kampçılar için özel kamp alanları bulunmadığından tuvalet ve duş ihtiyacı sorun yaratabilir. Kamp yapmak istemezseniz yaylada pansiyonlar da bulunuyor. Yeme içme ihtiyaçlarınızı ise yerli halkın taze ürünlerinden ve yine bu ürünlerin kullanıldığı işletmelerden karşılayabilirsiniz. Ayrıca kamp yaparken tuvalet ve duş ihtiyaçlarınız için de hem yerli halkla hem de pansiyonlarla görüşmeyi deneyebilirsiniz. Gito Yaylası’na kadar gelmişken Kaçkar Dağları’ndaki efsanevi buzul göllerini de ziyaret edebilirsiniz. Palovit Şelalasi, Fırtına Deresi, Pokut Yaylası ve Sal Yaylası da kolayca ulaşabileceğiniz diğer önemli lokasyonlar arasında yer alıyor.

Kaynak:blog.prontotur.com