Balat’ta Gezilecek Yerler

İstanbul’da bulunan Balat, pek çok filme ev sahipliği yapmış turistik yerlerden bir tanesidir. İnsanlar sokaklarda yürürken kamera görmeye o kadar alışkandır ki, onlar için sokaklarda kamera görmedikleri günler şaşırtıcı sayılmaktadır. En son “İncir Reçeli” filminden hatırlayacağınız Balat sokaklarında gezerken kendinizi 70’li yıllarda hissedeceksiniz. İstanbul’un en otantik semtlerinden bir tanesi hakkınızda yazacağımız Balat gezilecek yerler isimli yazımıza, semtin tarihi hakkında biraz bilgi vererek başlamak istiyoruz.

Balat tarihine baktığımız zaman halkının 1950’li yıllara kadar büyük bir çoğunluğunu Yahudiler tarafından oluşturulduğunu görmekteyiz. Daha sonra İsrail’in kurulmasıyla (1948) birlikte bu halk oraya göç etmiştir. Semtin adı içerisinde bulundurduğu bir saraydan dolayı uzun bir süre Palation (saray kapısı) olarak anılmıştır. İlerleyen zamanlarda şuan ki ismini almış ve Balat olarak anılmaya başlanmıştır. Ne zaman İstanbul’da Beyoğlu devri bitti, o zaman Balat’ın devri başlamış bulunmaktadır. İstanbul’un Efendi beyleri artık Beyoğlu’nda değil, Balatta ikamet etmektedir.

BALAT GEZİLECEK YERLER

Tarihi yerleriyle ünlü olan bu semt, Eski İstanbul dediğimiz yerin tam merkezi konumunda bulunmaktadır. Bu kadar merkezi olup da tarihe ışık tutan kültürel miraslarının olması da kimseyi şaşırtmaz sanırım. Gezmek için İstanbul’a geliyorsanız eğer tüm bir gününüzü sadece Balat’a ayırmanız gerektiğini hatırlatalım. Dillere destan olan Evleri ile başlayarak Balat gezilecek yerler hakkında aşağıda sizlere detaylı bir bilgilendirme yapacağız.

BALAT EVLERİ

Tarihe meydan okuyan yapısı ile Balat evleri herkesin dilindedir. İnstagram ve diğer sosyal medya mecralarında bir kapı önünde fotoğraf çekilen gençleri görürseniz eğer onlar muhtemelen Balatta o fotoğrafı çektirmişlerdir. Bozulmayan mimari dokunuşu, renkli ve cıvıl cıvıl yapısı, şirin ve küçük kafeleri ile tam bir film karesini andıran bu semt, turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Fotoğraflarda yan yana siyah, turuncu, mavi, sarı ve yeşil renkli evleri gördüğünüz zaman orasının Balat olduğunu hemen anlamalısınız. Semt, kendisine has bir ton rengine sahip evleri ile birlikte tam bir sanat eseri görünümündedir.

FENER RUM PATRİKHANESİ

1941 yılında çıkan bir yangınla büyük bir tahribat yaşan Fener Rum Patrikhanesi 1989 yılında 2 yıl süren yenileme çalışmaları sonucunda tekrar eski görkemli günlerine kavuşturulmuştur. Ortodoks Patrikhanesi olarak bilenen bu kilise, hoşgörünün ve dine olan saygının canlı bir örneğini oluşturmaktadır. Her gün 08:30 – 16:00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz bu kiliseye sadece Pazar günleri ayin yapıldığından dolayı 09:15-12:20 saatlerinde ziyaretçi kabul edilmemektedir.

FENER RUM ERKEK LİSESİ

İstanbul’un fethi ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından Patrik Gennadois ile yapılan anlaşma gereği 1454 yılında kurulan lise 1881 yılında yeniden günümüzdeki yerinde inşa edilmiştir. Fener Rum Erkek Lisesi muhteşem yapısı sebebiyle Balat Gezilecek Yerler listemizin başlarında bulunmaktadır. Zaman zaman Patrikhane ile karıştırılsa dahi ortasında bulunan kalın ve uzun bir kubbe ile birbirlerinden kolayca ayırt edilebilmektedir. Yapımında kırmızı tuğlaların sık şekilde kullanılmasından dolayı bazen “Kırmızı Mektep” ismiyle de anılmaktadır.

FERRUH KETHUDA CAMİİ

Kanuni Sultan Süleyman’ın baş vezirlerinden bir tanesi olan Semiz Paşanın kâhyası Ferruh tarafından 1562-1563 yılları arasında yaptırılan Ferruh Kethuda Camii bir zamanlar “Mahkemealtı” ismiyle anılmıştır. Bu ismin verilmesinin sebebi ise zamanında avlusunda mahkemelerin kurulup suçluların yargılanmasının yapılmasından kaynaklıdır. Mimar Sinan tarafından yapılan bu caminin arka bahçesinde bir de güneş saati bulunmaktadır. Sizde büyük ustanın yaptığı bu harika yapıyı görmek isterseniz muhakkak Balat’a uğramalısınız.

SVETİ STEFAN KİLİSESİ

1898 yılında yapımı tamamlanan Sveti Stefan Kilisesi mimar Hovzep Anzavur tarafından yaptırılmıştır. Bu yapının tamamlanabilmesi için 1891 yılında Viyana’da üretilen ve Tuna nehri üzerinden İstanbul’a taşınan tam 500 ton demir kullanılmıştır. Halk arasında demir kilise olarak anılan bu şahane yerin arazisi Prens Stefan Bogoridi tarafından bağışlanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1800-1900’lü yıllardan yapılan açılımların Bulgarları ilgilendiren kısmı ve onların ilk defa farklı bir cemaat olarak tanınmasını duyuran ferman burada halka okunmuştur. Bu bağlamda Bulgarlar tarafından günümüzde dahi bir güç ve gövde gösteri merkezi olarak görülmektedir.

KÜÇÜK MUSTAFA PAŞA HAMAMI

Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı olan Küçük Mustafa Paşa yaptırılan Küçük Mustafa Paşa Hamamı, 1477 yılında tamamlanmıştır. 1990’lı yıllara kadar hamam olarak işletilen bu yer daha sonra kapatılmış ve kaderine terk edilmiştir.

Hamam, meşhur Gül Camisi ile karşı karşıya olduğundan dolayı ziyaretçilerine bir taşla iki kuş vurma şansı tanımaktadır. Arsası 2000 m² olan hamamın büyüklüğü ise 1265 m²’dir.

GÜL CAMİSİ

Bizans İmparatorluğundan kalan Gül Camii 10. Veya 11. Yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Yüzyıllara meydan okuyan yapısıyla halen o günlerden kalma dokunuşları bünyesinde bulunduran bu camiye muhakkak uğramanızı tavsiye ederiz. İçerisine girerek eski tarihlerin o muhteşem ambiyansını halen net bir şekilde görebilirsiniz.

MOĞOLLARIN MERYEMİ KİLİSESİ

İsmi herkes tarafından “Kanlı Kilise” olarak anılan Moğolların Meryemi Kilisesi hakkında çok üzücü bir hikâye bulunmaktadır. Buna göre; Maria Komnini isimli bayan 1252 yılında İznik’te dünyaya gelmiştir. Babası çok ünlü bir komutan olan bu kız, babasının şehri tekrardan Bizanslara vermesi ve şehrin Ortadoks havasıyla yeniden kurulmasının bir kısmına şahitlik etmiştir. Babası, şehrin havası hızlı bir şekilde değişirken 12 yaşında olan Maria’yı Moğol Hülagü ile evlendirme kararı alır. Tamamen diplomatik nedenler ile alınan bu karar sonrasında yola çıkan kızcağız henüz evleneceği adama gitmek üzere yolda iken, bir kuşatma sonrasında Hülagü’nün öldüğünü öğrenir. Hülagü’nün yerine geçen Akaba genç kızı hareminde tutmaya karar verince bir müddet Moğolların arasında yaşayan kız, daha sonra bir yolunu bularak İstanbul’a dönüyor ve şuan ki kilisenin mevcut yerinde manastır kurarak ömrü boyunca orada rahibe olarak yaşıyor. Bu kız daha sonra halk arasında “Moğolların Meryemi” olarak anılmaya başlanmıştır.

BALAT SOKAKLARI

Kimi zaman nerede olduğunuzun ve ne yaptığınızın önemi yoktur. Sadece bir sokakta yürümek ve o sokağın yapısını incelemek her şeyin ötesinde bir durumdur. Balat Sokakları da tam olarak böyle olan yerlerin başında gelmektedir. Renkli dokusu, evler tarafından karşılıklı birbirlerine uzatılan çamaşır ipleri, günümüzün trendlerinden grafiti ile oluşturulan resimleri ve tabi ki sokakta oradan oraya koşturan çocukları… Balat sizlere ne ararsanız bulabileceğiniz bir atmosfer sunmaktadır. O nedenle bu şirin semtin sokakları dahi herkese fazlasıyla hitap etmektedir.

MERDİVENLİ YOKUŞ

Balat yazımızda gezilecek olan yerlere Merdivenli Yokuş yazılmazsa büyük bir hata yapılmış sayılır. Dar, uzun ve bir o kadar otantik bir görüntüye sahip olan bir sokakta bulunan sağlı sollu bu merdivenler, dünyada üzerinde yürüyen insanı yormayan belki de tek nesnedir. Sağınızda ve solunuzda bulunan bu harika evlere bakarak çıkarken, hangi ara yolu bitirdiğinizi gerçekten anlamayacaksınız.

BALAT YEMEK YERLERİ

Tarihi dokusuyla ve bin bir çeşit renkleriyle ünlü olan bu güzel semt, birde yemekleriyle meşhurdur. Yazımızın bu kısmında sizlere Balat yemek yerleri hakkında bilgilendirme yapmak istiyoruz.

Balat Sahil Restoran

Akşamları yer bulmakta zorlanacağınız için kesinlikle rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederiz. Tüm günü Balat’ta geçirdikten sonra bu şirin yerde bir akşam yemeği insana gerçekten çok cazip gelmektedir. Meşhur gurme Vedat Milör tarafından da büyük bir övgü ile herkese önerilmektedir. Hele birde rakı balık seviyorsanız… (gerisine söylenecek söz yok, sadece tecrübe etmelisiniz.)

Forno Balat

Modern yemekler yemeyi tercih ediyorsanız eğer Balat gezinize Forno Balat mekânında küçük bir mola verebilirsiniz. Bu güzel yerin en çok tutulan yemekleri pide, lahmacun ve pizzadır. Aynı zamanda kahvaltılarıyla da meşhur olan bu işletmeye uğramanızı tavsiye ederiz.

Agora Meyhanesi: Yani bu başlığa ne söylesek az gerçekten. Adı üstünde “Agora Meyhanesi” deyip geçmek var ancak birkaç kelam etmeden yapamayacağım. en son Ezel Akay tarafından satın alınan yer, kişi tarafından adeta yeniden doğmuştur. Tekrar eski şöhretli günlerine kavuşan bu tarihi mekân, içkilerinin yanında sunulan mezeleri ile meşhurdur. Agora meyhanesi adına yazılan şiirler, türküler ve daha neler neler bulunmaktadır, meyhanenin tarihi 1890 yıllarına kadar gitmektedir.

Naftalin Kafe

Balatta yemek yenilecek yerleri söyledikten sonra geriye bir tatlı ve kahve molası kalmaktadır. Naftalin Kafe sizlere aradığınız bu keyfi fazlasıyla sunan, kakuleli Mardin kahvesi veya dibek kahvesini önerdiğimiz bir mekândır. Henüz içeriye ilk adımlarınız atmışken fark ettiğiniz soba ile zaten ne denli muhteşem bir yere geldiğinizi hemen anlayabilirsiniz.

Çayada

Sıra geldi Balat turunda çay içmeye değil mi? O zaman tamda aradığınız yer olan Çayada sizi beklemektedir. Küçük ve şirin bir dükkânın ortasına kurulmuş bir soba ve etrafında rengarenk duvarlar, masalar vs. Gerçekten film sahnelerini aratmayan efsane dokusuyla sizleri bambaşka bir yer bekliyor.

BALAT NEREDE?

Balat, İstanbul’un en eski yerlerim yerlerinden bir tanesi ve Eski İstanbul’un kalbinde bulunmaktadır. Balat nerede? sorusuna verilecek en iyi cevap böyle iken, günümüzde Balat’a gitmek isteyenler içinse İstanbul ilinin Fatih ilçesine bağlı ve aynı zamanda Haliç’in yanı başında bulunmaktadır diyebiliriz. Bu şirin semt, herkese hitap etmektedir. Turistik geziler için birebir olan, her türden milleti bünyesinde barındıran ve İstanbul’un beyefendilerinin günümüzde uğrak noktası olan bu semti görmenizi kesinlikle tavsiye etmekteyiz.

BALAT NASIL GİDİLİR?

Fatih’te bulunması sebebiyle ulaşım açısından oldukça kolay bir noktada bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu şirin semte pek çok alternatif ulaşım yolları bulunmaktadır. İşte bunlardan bazıları;

Otobüs ile gitmek istiyorsanız öncelikle Eminönü’ne gelmenizi tavsiye ederiz. Eminönü – Balat yönünde hareket eden özel halk otobüsleri ve İETT’nin ilgili araçları ile bölgeye kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

Metrobüs ile gitmek isterseniz eğer Ayvansaray durağında inmeniz yeterli olacaktır. Daha sonra duraktan sahil kenarını seçerek Eminönü’ne doğru 12 dakika süren bir yürüyüş yaparak Balat’a ulaşabilirsiniz.

Özel aracınız ile gitmek istiyorsanız da öncelikle Fatih’e ulaşmanızı daha sonra birkaç dakika içerisinde Balat’a gidebileceğinizi belirtmek isteriz.

Kaynak : Gezgez.net